Rahim kanserinin erken teşhisi tedavinin başarısını yükseltir.
Kadınlarda en sık görülen kanser türlerinden biri olan rahim kanseri, erken dönemde tespit edilebilen bir hastalıktır. Tedaviye erken dönemde başlandığında ise başarı şansı yüksektir.
Kadınlarda en sık görülen kanserlerden biri olan rahim kanseri, birden fazla isimle biliniyor. Bunlar; endometrium kanseri, uterus kanseri, endometrial kanser. Rahim (uterus) kanseri, rahmin içini döşeyen tabakanın hücrelerinden kaynaklanıyor.
Sağlıklı hücreler, vücudun normal fonksiyon görmesi için belli bir düzende büyüyor, bölünüyor ve ölüyorlar. Ancak bazen hücreler değişiklere uğruyor ve büyümesi kontrol dışına çıkabiliyor. Bu hücreler yeni hücre gerekmediği halde bile bölünmeye devam ediyorlar. Bu anormal bölünme komşu dokuları istila ederek tahrip etmeye başlıyor. Bu hücreler vücudun diğer bölgelerine yayılıp yolculuğunu sürdürüyorlar. İşte rahim kanserlerinde, buna benzer bir gelişim söz konusu. Kanser hücreleri uterusun içini döşeyen tabakada gelişiyor. Sonrasında vücudun diğer organlarına doğru yolculuğa başlıyorlar. Bu kanser hücrelerinin neden geliştikleri tam olarak bilinmiyor. Ancak östrojen hormonunun rahim kanseri gelişiminde rol oynadığı düşünülüyor. Ayrıca rahim hücrelerinde kanser geliştiren gen değişikleri üzerinde de araştırmaların devam ettiği biliniyor.
Endometrium kanserlerinin çoğu adetlerin kesildiği dönemde postmenopozal (menopoz sonrası) kadınlarda ortaya çıkıyor. Endometrium kanserinde menopoz sonrası görülen herhangi bir kanama, adet gören kadınlarda adet arasında kanama veya adet süresinin uzaması, anormal kanlı olmayan bir akıntı, pelvik ağrı, cinsel ilişki sırasında ağrı, kilo kaybı gibi bulgu ve belirtiler görülebiliyor.
Yumurtalıklardan (over) iki ana hormon salgılanıyor; Östrojen ve Progesteron. Bu iki hormon arasındaki denge, adet kanaması (menstrüel period) sırasında değişiyor. Siklusun erken döneminden itibaren endometrium (rahim içini döşeyen tabaka) kalınlaşıyor, eğer gebelik oluşmazsa kalınlaşan endometrium dökülüyor. Bu iki hormon arasındaki denge, endometriumun büyümesini stimüle eden (uyaran) östrojen lehine dönerse kadında endometrium kanserinin gelişme riski artıyor.
Östrojen düzeyini artıran faktörler;
Öncelikle hastanın hikâyesi alınıyor ve fizik/pelvik muayenesi yapılıyor ve transvajinal USG uygulanıyor. Burada endometrium kalınlığı ve yapısı değerlendiriliyor. Daha sonra kesin tanı için yapılması gereken biyopsi; endometrial biyopsi şeklinde, anestezi gerektirmeden, ofis şartlarında yapılabiliyor. Eğer yeterli doku alınamadıysa dilatasyon ve küretaj uygulanıyor. Ancak bu müdahale için ameliyathane şartları gerekebiliyor. Bu yöntemde; bütün endometrial tabakadan kazınarak örnek alınıyor ve patolojik incelemeye gönderiliyor. Kesin tanı, bu dokuların mikroskop altında incelenmesi sonrası konuyor. Kanser tanısı konan hastaların yönlendirildiği uzman, jinekolojik onkolog oluyor. Daha sonra gerekirse, hastalığın yayılımının değerlendirilmesi için ileri tetkikler istenebiliyor.
(X-ray, CT, kan tetkikleri). Sonraki aşama; hastalığın evrelendirilmesidir. Evrelendirme, hastalığın cerrahi tedavisi ile birlikte yapılıyor.
Endometrium kanseri erken tanı konduğunda tamamen tedavi edilebilen bir hastalık. Erken evrelerde hastaların 5 yıllık yaşam şansları yaklaşık yüzde 95. Tedavide en sık cerrahi olmak üzere, radyoterapi ve kemoterapi de uygulanabiliyor.
Cerrahi tedavi: En sık kullanılan tedavi metodudur. Uygulanan cerrahi tedavide; uterus, overler ve tüpler çıkartılıyor. Ayrıca bölgesel lenf nodlarının çıkartılması ve çevre dokulardan örneklerin alınması gerekiyor. Hastanın ilk cerrahisi, en önemli olan tedavisi olarak kabul ediliyor ve mutlaka bir jinekolog onkolog tarafından yapılması öneriliyor. Ancak hastalığın yaygınlığına göre cerrahi tedavi bazen yeterli olmadığından ek tedavilere ihtiyaç duyulabiliyor.
Radyoterapi: Eğer cerrahi sonrası eldeki bulgular kanserin tekrarlama riskini gösteriyorsa histerektomi (rahmin alınması) sonrası radyasyon tedavisi veriliyor.
Hormon tedavisi: Eğer kanser vücudun diğer bölümlerine yayılmış ise tümörün büyümesini durdurmak için yüksek dozlarda progesteron, verilebiliyor.
Kemoterapi: Kemoterapi kanser hücrelerini öldürmek için yapılan ilaç tedavisidir. Bu ilaçlar genellikle kombinasyonlar halinde kullanılıyor. Eğer kanser ileri evrelere ulaşmış ve başka organlara yayılmış ise kemoterapi, kan yoluyla bu bölgelerdeki kanser hücrelerine ulaşıp bunları öldürmesi için veriliyor.
Tedavi sonrası hastalar düzenli aralıklarla takip ediliyor ve bu takipler sırasında; fizik muayene, pelvik muayene, AC grafisi ve laboratuvar testleri yapılıyor.