Yazı İçeriği

Afetlerden Sonra Bebek ve Çocuklarda Görülebilecek Hastalıklar Nelerdir?

Enkazdan Çıkan Bebek ve Çocuklarda Kısa ve Uzun Vadede Hangi Sorunlar Görülebilir?

Afetzede Bebek ve Çocuk Beslenmesinde Nelere Dikkat Edilmeli?

Afet Sonrası Bebek ve Çocuklarda Yaralanmalara Nasıl Müdahale Edilmelidir?

Deprem gibi afetler özellikle çocuk sağlığı konusunda ciddi sorunlar doğurabilir. Hijyen sorunlarının beraberinde getirdiği hastalıklar salgın halini alabilir. Bebekler ve büyüme ve gelişme çağındaki çocuklarda beslenme sorunları görülebilir. İşte afet dönemlerinde çocuk sağlığına dair önemli bilgiler…


Afetlerden Sonra Bebek ve Çocuklarda Görülebilecek Hastalıklar Nelerdir?

Deprem gibi afetlerin ardından temiz su kaynakları ve sabun-deterjan gibi temizlik malzemelerine ulaşımın zorlaşması, ortak kullanılan su depoları ve yiyecek hazırlamada kullanılan tencere gibi mutfak eşyalarının temizliğinin yeterli düzeyde sağlanamaması, kontamine olmuş ya da uygun koşullarda saklanamayan gıda tüketimine bağlı olarak virüs ve bakterilerin neden olduğu salgın riski artar. Bu salgınlar arasında karşılaşılabilecek önemli hastalıklardan biri koleradır. Kolera salgınında özellikle çocuklarda ishal, kusma ve sıvı kayıplarına bağlı ölümler görülebilir. Temiz suya ulaşmanın zor olduğu afet bölgelerinde mutlaka önlem alınmalıdır. Yine benzer şekilde hijyen kurallarına uymanın zor olduğu bölgelerde tifo, paratifo ve dizanteri de karşılaşılabilecek diğer enfeksiyon hastalıklarıdır. Bu hastalıklarda yeterli sıvı alımını sağlayarak vücut sıvı ve elektrolit dengesinin koruması, ağızdan beslenemeyen çocuklarda mevcut sıvı kaybının damar yolundan karşılanması ve uygun antibiyotik kullanımı tedavinin temelini oluşturur.

Afet sonrasında ishal vakalarında da artış görülebilir. Özellikle rotavirüs ve adenovirüs gibi viral ajanların sorumlu olduğu vakalar veya dizanteri ishali ile karşılaşılabilir. Toplu yaşam alanlarında ishal vakaları ile karşılaşıldığında hastaların sağlık kuruluşuna ulaşımı sağlanmalı, etken araştırılmalı ve sıvı kaybını önlemek için uygun tedaviye hızlıca başlanmalıdır. Bu gibi salgınlarda öncelikli korunma yönteminin bol su ve sabunla el yıkama olduğu unutulmamalıdır.

Doğal afetlerden sonra salgın oluşturabilen bir başka durum da kızamıktır. Kızamık hastalığının yayılmasını önlemek için aşılama büyük önem taşır. 2005 yılında olan Pakistan depreminden sonra, depremzedelerin yaşadığı kalabalık kamplarda gelişen 400’den fazla kızamık vakası bildirilmiştir. Aynı zamanda menenjite neden olabilen N. Meningitidis bakterisi de kalabalık ortamlarda insandan insana bulaşabilir.

Özellikle 5 yaş altı çocuklarda afet sonrası solunum sistemi enfeksiyonları ile de sık karşılaşılabilir. Solunum sistemi enfeksiyonları riskini artıran faktörler arasında; havalandırma koşullarının kötü olması, kötü beslenme, toplu yaşam alanları ve soğuk hava sayılabilir. Ayrıca içinde bulunduğumuz mevsim şartları ve depremzedelerin barındığı kalabalık kamplar nedeniyle influenza ve SARS Co-V2 salgınları için dikkatli olunmalıdır. İnfluenza hastalığı virüs enfeksiyonuna bağlı olduğundan tedavide antiviral ilaçlar kullanılır ve semptomatik tedaviler uygulanır.

Enkazdan Çıkan Bebek ve Çocuklarda Kısa ve Uzun Vadede Hangi Sorunlar Görülebilir?

Hipotermi (vücut ısısının düşmesi) depremzedeler ve enkaz altından çıkarılanlar için en büyük risklerden biridir. Vücut ısısı normalde 36-37 derecedir, uyku esnasında daha düşük seyredebilir. Özellikle küçük çocuklarda vücut ağırlığı ve yaş oranları daha düşük olduğu için hipotermi görülme ihtimali artar. Enkazdan çıkarılan kişilerde dikkat edilmeli, hipotermiye maruz kalan kişiler yatar pozisyonda sarsılmadan çıkarılmalıdır. Enkazdan çıkarılanların üstündeki ıslak kıyafetler hızlıca çıkarılmalı, mümkünse ısıtılmış kıyafetler giydirilmeli, sıcak battaniye ve ısı kaybını önleyen malzemeler ile sarılmalı, sıcak ortamlara nakledilmelidir. 

Enkazdan çıkarılan çocuklarda uzuv kaybı olabilir. Amputasyon (ekstremite kaybı) bacak ya da kolun herhangi bir kısmının kesilip vücuttan ayrılması anlamına gelir. Bazı durumlarda hastanın ekstremitesi sıkıştığı yerden kurtarılamaz ve daha uzun bekleme hayati risk oluşturabilir. Bu durumlarda hastayı çıkartabilmek amacı ile sıkışmış ekstremiteyi ampute etmek gerekebilir. Yine enkazdan çıkarıldıktan sonra hastanede tedavi altına alınanların bir kısmı da travmaya bağlı olarak yaşanan komplikasyonlar sonucu ekstremite kayıpları yaşanabilir. Burada amaç hastanın hayatını kurtarmaktır. 

Deprem ve benzeri felaketlerin ardından depresyon, anksiyete ve travma sonrası stres bozukluğu gibi psikiyatrik bozukluklar görülebilir. Bu etkiler ve reaksiyonlar olay sonrasında hemen meydana gelebilir veya bir süre sonra ortaya çıkabilir.

Travmatik olaylardan en çok etkilenenler ise genellikle çocuklardır. Afetlerden sonra çocuklara kendilerini güvende hissettikleri destekleyici bir ortam yaratarak bu travmayla başa çıkmalarına yardımcı olunabilir. Uyku bozuklukları, endişe, üzüntü, depresyon, aşırı kaygı hali, öfke, iştahsızlık veya çok yeme gibi yeme bozuklukları, idrar kaçırma, vücut ağrıları yaygın görülen tepkiler arasındadır. Deprem sonrasında mümkün olduğunca afetle ilgili görsel ve işitsel haberlere maruziyeti azaltmak, rutin hayata ve alışkanlıklara devamı sağlamak, aile fertleri ile vakit geçirmek, düzenli ve sağlıklı beslenmeyi sağlamak ve çocuğun duygu ve endişelerini gözlemleyerek, bunları kabul etmek ve onaylamak süreci kolaylaştıracaktır.

Afetzede Bebek ve Çocuk Beslenmesinde Nelere Dikkat Edilmeli?

Anne sütü her zaman bebekler için en güvenilir besin kaynağı olarak kabul edilir. Bebeklerin bu süreçte anne sütü ile beslenmesi sürdürülmelidir. Afet durumlarında çoğunlukla emzirme kesilir ve gelen yardım mamaları ile bebekler beslenmeye başlanır. Bu durum bebeğin enfeksiyonlardan koruyan anne sütü ile beslenememesi ve salgına yakalanma riskini artırır. Anne sütü ile bebekleri beslemek mümkünse beslenmeli, yeterli ise bu bebekler ek besinle beslenmemeli. Hatta ilk 6 ayda anne sütü haricinde su bile verilmemelidir. İlk 6 ayda bebeklere günde 400 ünite D vitamini verilmesi önerilir.

Afet bölgesinde annesi ile aynı ortamda bulunamayan bebeklere mama verilebilir. Mama hazırlığı sırasında mamaların saklanma koşullarına ve biberon temizliğine dikkat edilmelidir. Bebeğin ağzına girecek her kaşık ve biberon enfeksiyon kaynağı olabilir.

Doğal afetlerde beslenme açısından en savunmasız grup olarak çocuklar gösterilmektedir. Deprem sonrası geçici barınaklarda kalan çocukların beslenme durumunu 2 yıl boyunca gözlemleyen bir çalışma, çocukların normal büyümelerini sağlamak ve depremin uzun vadeli etkilerini azaltmak için çocuklara psiko-sosyal desteğin yanı sıra beslenme desteğinin de verilmesi gerektiğini ve deprem sonrasında anemi sıklığının arttığını göstermiştir. Bu nedenle afet sonrası özellikle yetersiz beslenen çocuklarda D vitamini, kalsiyum, demir desteği ve multivitamin takviyelerinin verilmesi gerekebilir.