Antibiyotik Direnci ve Bunun Sağlığa Etkileri
Antibiyotik direnci olarak adlandırılan durum bakteriler değişime uğradığında ve antibiyotiğin yan etkisine direndiği zamanlarda görülür. Antibiyotik direncinin oluşması bu bakterilerin gelişmeye devam ettiğini gösterir. Antibiyotik direnci geliştirmek hastalıkların tedavisini zorlaştırabilir ve bulaşma riskini artırabilir.
Antibiyotik direncinin gelişmesi bireyin hayatında bazı değişikliklere yol açabilir. Bu durumlar şu şekilde sıralanabilir:
- Hastanelerde daha uzun süre kalmak zorunda olmak,
- İlaçların yan etkilerinin oluşması,
- Devamlı olarak doktor kontrolüne gitmek,
- Şiddetli ve uzun süreli hastalıklar,
- Daha fazla tıbbi harcama yapmak.
Antibiyotik direncinin gelişme süreci bazı faktörler sebebiyle hızlanabilir. Antibiyotik direnci geliştirme sürecini hızlandıran faktörler şu şekilde sıralanabilir:
- Antibiyotiklerin yanlış şekilde alınması (Örneğin doz ayarını yapamamak),
- Aşırı antibiyotik kullanımı,
- Antibiyotik direncinin bulaşması (İlaca dirençli bir bakteriyi bir başkasına geçirmek),
- Spontan direnç (Bakterinin DNA'sının kendi kendine değişmesi veya mutasyona uğraması sonucunda antibiyotiğin bu yeni bakteriyi tanıyamaması ve hedef olarak alamaması).
Bilinçsiz Antibiyotik Kullanımının Yan Etkileri
Bilinçsiz antibiyotik kullanımı insan vücudu üzerinde pek çok yan etki oluşturabilir. Yaygın görülen yan etkilerden bazıları şu şekildedir:
- Penisilin ve sefalosporinlerin kullanımı bazı bireylerde alerjik reaksiyonlara neden olabilir. Kaşıntılı ve kabarık deri döküntüleri, hırıltılı solunum, öksürük, nefes almada zorluk gibi belirtiler görülebilir. Bireyin boğazında daralma olması da bu alerjik reaksiyonlar arasındadır.
- Antibiyotik ilaçların kullanımıyla birlikte ishal ve mide bulantısı gibi yan etkiler de görülebilir. Bu yan etkiler genellikle antibiyotik tedavisi tamamlandığında geçer.
- Nadir de olsa florokinolon antibiyotikler bazı bireylerde eklemleri, kasları ve sinir sistemini etkileyebilen sakatlayıcı, uzun süreli veya kalıcı etkilere neden olabilir. Florokinolon antibiyotiklerin kullanımı sırasında karıncalanma, uyuşma veya iğne batması hissi; genellikle diz, dirsek veya omuzda görülen tendon, kas veya eklem ağrıları gibi yan etkiler görülüyorsa bir doktora başvurmakta fayda vardır. Bunun yanı sıra florokinolon antibiyotikler kalp sorunlarına da neden olabilir. Kalp kapakçığı problemi yaşayan hastalarda bu antibiyotikler bazı yan etkiler gösterebilir. Ani nefes darlığı, ödem, belirginleşen kalp atışları gibi yan etkilerde bir doktora danışmak gerekir.
- Tetrasiklin grubu antibiyotiklerde bireyin cildi ışığa karşı daha duyarlı hâle gelebilir.
Antibiyotiklerin Sindirim Sistemine Zararları
Antibiyotikler bağırsak florasına zarar vererek iyi huylu bakterilerin yok olmasına neden olabilir. Bağırsak sağlığı için zararlı olabilen antibiyotikler şu şekilde sıralanabilir:
- Minosiklin,
- Klinsamisin,
- Amoksisilin,
- Siprofloksasin.
Antibiyotikler gastrointestinal sistemdeki iyi huylu bakterileri yok ederek sindirim sistemi sorunlarına sebebiyet verebilir. Antibiyotik kullanımıyla birlikte bu iyi huylu bakterilerin azalması bireyin vücuttaki vitamin, mineral ve mikro besinlerden yararlanmasına engel olur. Antibiyotik kullanımı sonrası sindirim sistemi sorunlarını iyileştirmek için uygulanabilecek yöntemler şu şekilde sıralanabilir:
- Probiyotik besinler tüketmek veya probiyotik takviyeleri almak,
- Yeteri kadar dinlenmek ve düzenli egzersiz yapmak,
- İşlenmiş gıdaları tüketmekten kaçınmak.
Bağışıklık Sistemi Üzerindeki Olumsuz Etkileri
Antibiyotikler doğrudan bağışıklık sistemine müdahale edemeseler de bilinçsiz antibiyoik kullanımı bağışıklık sistemi üzerinde bazı istenmeyen etkilere sebebiyet verebilir. Bu durum bağışıklık sisteminin zayıflamasına yol açabilir. Birmingham Üniversitesi ve Ulusal Sağlık Enstitülerinin yapmış olduğu bir araştırmaya göre antibiyotik kullanımı bireyin bağışıklık sisteminin bozulmasına neden olabilir. Bu nedenle birey enfeksiyonlara karşı daha savunmasız hâle gelir ve mantar gibi enfeksiyonlara yakalanma riski artar.
Antibiyotik kullanımından sonra bağışıklık sisteminin güçlenmesi için uygulanabilecek yöntemler şu şekilde sıralanabilir:
- Probiyotik ve prebiyotik tüketmek veya takviye almak,
- Lif bakımından zengin gıdaları beslenme düzenine eklemek,
- Antioksidan açısından zengin içerikli besinler tüketmek,
- Düzenli ve kaliteli bir uyku rutini oluşturmak.
Bilinçsiz Antibiyotik Kullanımının Uzun Vadeli Zararları
Birleşik Krallık'ta yapılan bir araştırmaya göre oral antibiyotik kullanımı ve kolon kanseri riskinin artması arasında bir ilişki olduğu anlaşılmıştır. Bunun yanı sıra antibiyotik kullanımı psikiyatrik rahatsızlıklarla, otoimmün hastalıklarla, metabolik sorunlarla ve alerjik reaksiyonlarla da bağlantılıdır. Pek çok araştırmaya göre perinatal veya erken çocukluk dönemi antibiyotik kullanımıyla yine bu dönemde alerjik, otoimmün ve metabolik hastalıkların gelişimi birbirleriyle ilişkilidir. Bazı çalışmalara göreyse yetişkinlerde antibiyotik kullanımının kronik hastalıklara yol açabileceği görülmüştür. Antibiyotiklerin bilinçsiz bir şekilde kullanılması zamanla antibiyotik direncine neden olur. Bu durumda alınan antibiyotik gelecekte uygulanacak tedavilerde dirençli bakteriler üzerinde etki göstermez ve yeni bir ilaç bulma çabasına girilebilir.
Bilinçli Antibiyotik Kullanımının Önemi
Doğru antibiyotik kullanımıyla antibiyotik direncine engel olmak mümkündür. Antibiyotikler doktor tarafından reçete edilen ve doktor kontrolünde kullanılan ilaçlardır. Bu sebeple bir doktor tarafından reçete edilmeyen antibiyotikleri kullanmak istenmeyen etkiler oluşturarak zararlı olabilir. Doğru antibiyotik kullanımı için bilinmesi gerekenler şu şekilde sıralanabilir:
- Antibiyotikler yalnızca gerekli durumlarda doktor tavsiyesiyle kullanılmalıdır. Antibiyotik ilaçlar bakterilerin neden olduğu bilinen bazı enfeksiyonların tedavisi amacıyla kullanılırlar. Bu sebeple virüslere karşı etkili ilaçlar değillerdir.
- Antibiyotikleri reçete edildiği şekilde kullanmak ve başkalarıyla paylaşmamak gerekir. Bu ilaçları sonraki herhangi bir hastalık için saklamak doğru değildir. Bu durum hastalığın seyrini etkileyebilir veya tedavisini zorlaştırabilir. Bunun yanı sıra birey sadece kendisi için reçete edilmiş antibiyotik ilaçları kullanmalıdır. Başkalarına özel olarak reçete edilmiş antibiyotik ilaçların kullanımı bireyin rahatsızlığının artmasına, tedavisinin gecikmesine ve başka pek çok yan etkiye sebebiyet verebilir.
- Antibiyotik ilaçlar bazı yan etkiler ortaya çıkarabilir. Bu yan etkileri doktora danışmak ve yeterli bilgi almak önemlidir. Antibiyotik kullanımı sırasında ishal, baş dönmesi, mide bulantısı, döküntü, maya enfeksiyonları gibi yan etkilere rastlanabilir. Antimikrobiyal dirençli enfeksiyonların oluşması, kolon hasarına neden olabilen C. diff enfeksiyonu ve alerjik reaksiyonlar da antibiyotik ilaçların yan etkileri arasında yer alır.
Antibiyotik Kullanırken Dikkat Edilmesi Gerekenler
Antibiyotik ilaçlar kullanılırken dikkat edilmesi gereken bazı faktörler vardır. Bu faktörler şu şekilde sıralanabilir:
- Her antibiyotik parçalara bölünerek kullanılamaz. Antibiyotikleri parçalara bölmek her ne kadar daha rahat yutmaya yardımcı olsa da bu durum antibiyotik ilaçların doğru bir şekilde çalışmasına engel olabilir.
- Antibiyotik ilaçları su dışında başka sıvılarla almak antibiyotiklerin emilimini etkiyebilir. Antibiyotik aldıktan sonra yaklaşık 3 saat kadar herhangi bir sütü ve süt ürününü tüketmemeye dikkat etmek gerekebilir.
- Antibiyotik ilaçlar her gün aynı saatlerde alınmalıdır. Bazı antibiyotik ilaçların yemekten yarım saat önce veya sonra da alınması gerekebilir. Antibiyotik ilaç kullanırken sıklık ve miktar konularında doktor önerilerine uymak önemlidir.
- Antibiyotik kullanımı öncesinde kullanılan ilaçlar konusunda doktora bilgi verilmelidir. Antibiyotikler bazı ilaçlarla etkileşime gerebilir. Kan incelticiler, mide ekşimesi için kullanılan ilaçlar ve bazı doğum kontrol hapları da antibiyotiklerle etkileşime girebilen ilaçlar arasındadır.
Antibiyotik kullanım süresi genellikle 7 ile 14 gün arasında değişiklik gösterir. Bazı durumlarda daha kısa veya uzun süreli antibiyotik tedavileri de planlanabilir. Doktor onayı olmadan antibiyotik tedavisi yarım bırakılmamalıdır. Gereksiz antibiyotik kullanmanın zararlarını engelleyebilmek için doktorun reçete ettiği doz ve süre boyunca antibiyotik tedavisine devam edilmelidir.
Antibiyotiklerin Alternatifleri ve Doğal Yöntemler
Bazı doğal ürünler antibiyotik içeriğe sahiptir. Bu nedenle pek çok insan antibiyotik yerine kullanılabilecek doğal tedavi yöntemlerini deneyebilir. Antibiyotik içerikli doğal besinler dengeli beslenmenin içerisine dâhil edilse de antibiyotikler kadar etkili olmayacağı unutulmamalıdır.
Antibiyotik yerine kullanılabilecek alternatif doğal yöntemler şu şekilde sıralanabilir:
- Bal: Doğrudan yaraya veya enfekte bölgeye uygulanarak balın antibiyotik özelliğinden faydalanmak mümkündür. Balın enfeksiyonla savaşma, koruyucu bariyer oluşturma ve yaraları nemlendirme gibi çeşitli faydaları bulunur. Hidrojen peroksit içeriğinden dolayı antibakteriyel özelliklere sahiptir. Göz hastalıkları, ağız mukozası problemleri, ameliyat sonrası oluşan yaralar, cilt hastalıkları, ülser, yanıklar ve nekroz durumunda balın antibiyotik özelliğinden faydalanılabilir.
- Mür: Diş eti iltihaplarına ve bazı solunum yolu enfeksiyonlarına karşı bireyi koruyan mür bitkisi büyümeyen bakterilerin yok olmasını sağlayan ve antibiyotik direncine neden olmayan bir üründür.
- Sarımsak: Bakteriyel enfeksiyonlara karşı sarımsak kullanımı etkili bir yöntemdir. Geçmişten bugüne antibiyotik etkisiyle sıkça kullanılan sarımsak Koli basili, Salmonella ve Staphylococcus aureus bakterileriyle başa çıkabilen bir besindir.
- Altınmühür: Antibakteriyel özelliğe sahip olan altınmühür bitkisi sindirim bozukluklarının ve cilt hastalıklarının tedavisinde fayda sağlayabilir. Her ne kadar besin takviyesi olarak alınsa da sağlık için kullanımında daha fazla bilimsel veriye ihtiyaç vardır.
- Ekinezya: Antibakteriyel özelliği nedeniyle idrar yolu enfeksiyonlarında ve yaraların tedavisinde kullanılan bitkilerden biri ekinezyadır. Bazı araştırmalara göre ekinezya solunum yolu bakterilerine karşı da etkilidir.
- Zencefil: Çeşitli mikroorganizmalara karşı koruma sağlayan zencefil Koli basili ve stafilokok enfeksiyonlarına karşı etkilidir. Aynı zamanda diş eti rahatsızlıklara karşı da koruma sağlar. Zencefil iki yaşından küçük çocuklara verilmemelidir. Yetişkinler için günlük zencefil kullanımı 4 gram, hamileler içinse 1 gram olmalıdır. Zencefilin aşırı tüketimi bazı istenmeyen etkilere yol açabilir.
- Karanfil: Öjenol olarak adlandırılan bir bileşiği içeren karanfil, esansiyel yağındaki öjenol nedeniyle Staphylococcus aureus ve Koli basili bakterileri üzerinde etkilidir. Karanfilin antibakteriyel amaçla kullanımında daha fazla bilimsel veriye ihtiyaç vardır.
- Kekik ve Kekik Yağı: Listeria monocytogenes, Pseudomonas putida, Koli basili, Staphylococcus aureus gibi antibiyotiğe dirençli bakterilere karşı koruma sağlar. Kekiğin veya kekik takviyelerinin antibiyotik etkisiyle kullanımında dozaj konusunda net bir bilgi yoktur. Karvakrol olarak bilinen bir bileşiği içeren kekik yağı antibiyotik etkisine sahiptir. Yapılan bir araştırmaya göre kekik yağı Streptococcus mutans adı verilen ve diş çürüklerine neden olan bir bakteri türüne karşı etkilidir.
Sıkça Sorulan Sorular
Antibiyotik ne zaman gereklidir?
Antibiyotikler bakteriyel enfeksiyonların tedavisi için kullanılır. "Antibiyotik ne zaman gereklidir?" sorusuna birden çok yanıt verilebilir. Antibiyotik kullanımı gereken bakteriyel enfeksiyonlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir:
- Bakteriyel zatürre,
- İdrar yolu enfeksiyonları,
- Bazı orta kulak enfeksiyonları,
- Kan dolaşımı enfeksiyonları,
- Cilt apsesi / İmpetigo,
- Streptokokal farenjit.
Antibiyotik kullanırken nelere dikkat etmeliyim?
Antibiyotik kullanımında dikkat edilmesi gereken en temel faktör bu sürecin doktor kontrolünde ilerlemesi gerektiğidir. Planlanan tedavi boyunca kullanılan ilaçlara, dozaja ve tedavinin süresine bireyin ihtiyaçlarına göre doktor karar verir. Bu sebeple tedavi sırasında ve sonrasında bu tavsiyelere uymak önemlidir.