Akut Pankreatit Nedir?
Kronik pankreatit kavramı altında anlaşılan pankreasın kronik olarak (uzun süreli) iltihaplanmasıdır. Pankreasın süren ve/veya tekrar eden spontane hasarı nedeniyle bezdeki işlevsel hücrelerin yavaş yavaş tahribi ortaya çıkar. Bunların yerini hastalığın ilerleyen safhalarında yaramsı dokular alır. Neticesinde pankreas normal işlevini yerine getiremez hale gelir:
- Besinlerin daha küçük birimlere “sindirilmesi ve en nihayetinde vücuda alınabilmesinden sorumlu olan sindirim enzimlerinin üretimi kesilir. Şişkinlik, tokluk hissi, ishal (sıklıkla kötü kokulu) ve uzun vadede kilo kaybı meydana gelir.
- Pankreasın uzman adacık hücreleri hasar gördüğünden insülin üretimi kesilir. Neticesinde vücudun şeker dengesi bozulur ve muhtemelen şeker hastalığı (Diabetes mellitus) ortaya çıkar.
Henüz bugüne kadar tam olarak anlaşılamayan nedenlerden dolayı hastalığın gidişatında çeşitli nedenlere dayalı olarak daha yoğun üst karın ağrıları meydana gelir, ki bunlar kemer şeklinde sırta doğru yayılır.
Muhtemelen bunların nedeni pankreasın sinir dokusundaki değişikliklere veya pankreas yollarının tıkanmasından dolayı organda meydana gelen artan basınca dayanmaktadır. Bu ağrılar, şiddetli olup ağrı kesicilerle dahi giderilmesi güçtür.
Kronik Pankreatitin Belirtileri Nelerdir?
Alkol tüketimi, özellikle batılı sanayi ülkelerinde artmış olan, kronik pankreatitin sıkça karşılaşılan nedenlerinden biri olarak gösterilir. Ancak her vakada, kronik pankreatitin nedeni sadece artan alkol tüketimi olmak zorunda değildir. Bazı insanlar için kronik pankreatiti tetiklemek için oldukça düşük miktarda alkol yeterli olabilir, çünkü alkole yönelik farklı "tolerans sınırları" vardır. Bunun yanı sıra, kronik pankreatitin diğer önemli nedenleri genetik bozukluklarla ilişkilendirilir.
Son yıllarda moleküler biyolojik araştırmalar sayesinde, kronik pankreatiti tetikleyen veya kolaylaştıran farklı genetik bozukluklar (mutasyonlar) tanımlanabilmiştir. Bu genetik bozukluklar doğuştan gelir ve sonraki nesillere aktarılabilir. Bu tür genetik bozukluklar, hastalığın daha başlamadan kan hücrelerinde tespit edilebilir.
Kronik pankreatitin nadir nedenleri arasında pankreas yollarının yanlış konumları (Pancreas divisum/Pancreas anulare), ilaçlar ve metabolizma bozuklukları bilinmektedir. Ayrıca, kronik pankreatit oluşumuna neden olabilen metabolik sendromu olan hastalarda sıklıkla karşılaşılır. Adipositaz ve yüksek kan yağı seviyeleri, kolesterol açısından zengin safra içeriği ("Sludge") oluşumuna yol açabilir ve bu da papilla daralmasına (papilla stenozu) neden olan küçük taşların oluşmasına neden olabilir, bu da safra birikmesine yol açabilir.
Bazı durumlarda ise, kronik pankreatitin nedeni özel bir sebeple açıklanamayabilir ve bu durumda "idyopatik" bir kronik pankreatitten bahsedilir.
Kronik Pankreatitin Belirtileri
- Ağrı
- Sindirim Bozuklukları (şişkinlik, tokluk hissi)
- İshal
- Kilo Kaybı
- Şeker Hastalığı (Diabetes mellitus)
Kronik Pankreatit Tedavisi Nasıl Yapılır?
Kronik pankreatitin tedavisinde her şeyden önce hastanın şikayetleri göz önünde bulundurulur. Çoğunlukla hastaların başlıca sorunu neredeyse dayanılmaz hale gelen üst karın ağrılarıdır.
İlk olarak varsa bir alkol tüketimi kısıtlanmalı, hatta durdurulmalıdır. İkinci olarak besinlerin yeterince sindirimini sağlamak için pankreas enzimi preparatları verilerek şişkinlik ve ishal gibi ağrılı semptomları azaltmaya çalışılır.
Bu iki tedbirin ağrıları arzu edildiği şekilde azaltamaması halinde çeşitli, az ya da çok güçlü ağrı kesiciler kullanılır. Bununla ağrılar yeterince azaltılamaz ise, bir ameliyat göz önünde bulundurulmak zorundadır.
Dışkıda yağ katmanları ve/veya kötü kokulu ishal yoluyla pankreasın yeterince sindirim enzimi üretmediği belirlendiğinde bunlar ilgili ilaçların kalıcı kullanımı ile telafi edilmek zorundadır. Yiyeceklerin yağ içeriğine göre artan sayıda sindirim enzimi içeren kapsül yemekler ile birlikte alınmak durumundadır.
Sindirim enzimlerinin işlevini yerine getirebilmesi için neredeyse her zaman midedeki asit üretimi asit kısıtlayıcı olarak tabir edilen ilaçlarla yavaşlatılmak zorundadır. Son olarak yeteri miktarda yağda çözünebilen vitaminlerin (vitamin A, D, E ve K) alımına dikkat edilmek durumundadır.
Kan şekeri seviyesi arttığında, bu pankreas tarafından yetersiz insülin üretildiğinin ve salgılandığının ibaresidir. İlk etapta uyarlanmış bir diyet ile kan şekeri seviyesini normalleştirmeye çalışılır. Bunun ile kan şekeri seviyesi tatmin edici düzeye inmemesi halinde kısa ve/veya uzun vadeli olarak kan şekeri seviyesi insülin iğneleri ile düşürülmek zorundadır. “Kan Şekeri Tabletleri” (oral anti-diyabetik ilaçlar) ile uygulanan bir tedavi genel olarak başarı vaat etmez.
Ameliyat Ne Zaman Gerekir?
Kronik pankreatit bulunan her iki hastadan birinde hastalığın gidişatında bir ameliyat gerekli hale gelir. Bu ameliyat çok titiz planlanmak ve gerçekleştirilmek zorundadır. Bu ameliyatın bir pankreas hastalıkları merkezinde yaptırılması tavsiye edilir.
Kronik pankreatitte pankreasın ameliyat edilmesi için temel olarak 3 neden vardır.
- Ağrılar en güçlü ağrı kesiciler ile dahi kontrol altına alınamayabilir. Bu durum hastanın yaşam kalitesi kötüleştirmektedir.
- Pankreasın kronik iltihaplı değişimi nedeniyle bunun on iki parmak bağırsağının, safra yolunun, pankreas yolunun ve pankreasın arkasında kalan damarların (özellikle portal damarın) daralması veya tıkanması gibi çevredeki organlar üzerinde etkilerinin oluşması.
- Değişikliklerin arkasında bir tümörün yatıp yatmadığı konusunda belirsizlik bulunması.
Bazen psödokist (sıvı dolu boşluklar) denilen olgular meydana gelebilir. Pankreas suyu ile dolu olan yapının pankreasın içinde veya yanında bulunması. Pankreas psödokistleri herhangi bir tedavi olmaksızın gerileyebilir.
Ancak bu kronik pankreatitte nadir söz konusu olur. Buna karşın psödokistler gittikçe büyüyebilir ve mide bulantısına, kusmaya, ağrılara ve kilo kaybına neden olabilir. Bu durumda en iyi tedavi verrahi bir drenaj veya endoskopik bir drenaj, yani psökistin sıvı içeriğinin ince bağırsağa veya mideye tahliye edilmesi olur.
En uygun ameliyat zamanı deneyimli bir pankreas cerrahı ile görüşülmek durumundadır. Pankreastaki iltihap ocağının zamanında cerrahi olarak giderilmesi ile pankreasın işlevlerinin (sindirim, kan şekeri kontrolü) kontrolü sağlanabilir.
Kronik Pankreatitte Ameliyat Yöntemleri
Kronik pankreatit durumunda, pankreasın tedavi edilmesi ameliyatlarla gerçekleştirilir ve bu ameliyatlar genellikle "drenleyen" ve "kesip çıkaran" olarak iki ana kategoriye ayrılabilir. Hangi yöntemin kullanılacağı, pankreastaki değişikliklere ve hastanın durumuna bağlı olarak belirlenir.
Drenleyen ameliyatlar, pankreasın ana yolunun açılması ve ince bağırsağa bağlanması şeklinde gerçekleşir, böylece pankreas salgısı doğrudan bağırsağa aktarılır. Bu yöntem, özellikle bir psödokist (yalancı kist) varsa, bu açıklığın bir parça ince damara dikilerek sıvının engelsiz bir şekilde akmasını sağlar.
Ancak, kronik pankreatitte pankreas sıklıkla iltihaplı ve hasar görmüş olabilir, bu nedenle drenaj işlemi sadece kısa süreli bir rahatlama sağlayabilir. Bu durumda, tercih edilen tedavi, hasarlı pankreas dokusunun alınmasıdır (rezeksiyon). Bu ameliyat, genellikle pankreasın baş kısmını içerir, çünkü iltihap burada en yaygın olarak bulunur. Bu ameliyatlar, pankreas dokusunu korumaya çalışarak mümkün olduğunca minimal hasarla gerçekleştirilir.
Yani sadece en fazla hasar görmüş olan pankreas dokusu alınırken, çevreleyen organlara zarar verilmemesine özen gösterilir. Bu şekilde, on iki parmak bağırsağı (Duodenum), safra yolları ve mide gibi organlar korunur (duodenumu koruyucu pankreas rezeksiyonu). Bu ameliyat yöntemi, kronik pankreatitte standart bir uygulama haline gelmiştir ve hastalar için önemli bir iyileşme sağlar.
Bu yöntem, Profesör Markus Büchler ve Profesör Helmut Fries tarafından geliştirilmiş ve kronik pankreatit semptomlarını önemli ölçüde iyileştirmek amacıyla hastanın organ kısmının mümkün olduğunca az alınacağı şekilde modifiye edilmiştir. Ancak nadir durumlarda, pankreasın daha büyük bir bölümünü almayı gerektiren Whipple ameliyatı gibi daha karmaşık işlemlere ihtiyaç duyulabilir.
Özellikle pankreasın kuyruk bölgesindeki iltihap odağının bulunduğu nadir durumlarda, dalak mümkün olduğunca korunarak alınır. Ancak bazı teknik zorluklar nedeniyle dalak, yine de alınmak zorunda kalabilir.
Hastaneden Taburcu Olduktan Sonra
Pankreasın bir kısmının veya tamamının alınmak zorunda kalındığı hastalarda bunun alınma boyutuna bağlı olarak pankreas işlevlerinin kısıtlanması söz konusu olabilir. Fakat eksiklik halleri uygun ilaçlar ile tedavi edilip geniş ölçüde ortadan kaldırılabilir.
Pankreas operasyonlarında en sık sorulan sorular arasında;
- Fazla az pankreas enzimi (sindirim sorunlarına yol açar)
- Mide asidinin nötralizasyonu için fazla az alkali salgı (bu da sindirim sorunlarına yol açar ve daha sonra bağırsak ülserine neden olabilir)
- Fazla az insülin (kan şekeri hastalığına yol açar)
Pankreas Enzimi
Günümüzde pankreas enzimlerini ikame edebilen maddeler içeren iyi ve modern preparatlar mevcuttur. Bu enzim preparatları her ana öğünde, yağlı ve proteinli ara öğünlerde alınmak zorundadır.
Gerekli olan doz hastadan hastaya farklıdır. Temel olarak alınan besinin bileşimine ve hastanın şikayet durumuna bağlıdır. Önemli olan bu tedavi ile yağlı ishal durumunun ve tokluk hissinin ortadan kalkması ve hastanın daha fazla kilo kaybetmemesidir.
Tipik olarak ana öğünlerde 2 ila 3 pankreas enzimi kapsülü ve ara öğünlerde 1 ila 2 kapsül alınmak zorundadır. Önemli olan pankreas enzimlerinin besinle buluşmasıdır, zira ancak bu şekilde etkilerini gösterebilirler.
Böylece normalde günlük 6 ila 12 kapsül alınması gerekir. Bu enzim preparatları çoğu zaman herhangi bir soruna yol açmaz ve neredeyse hiç yan etkileri yoktur. Kapsüller çeşitli şirketler tarafından üretilmektedir.
Gerçekleşen ameliyat sonrasında size bu konuların ayrıntılı olarak açıklanacağı profesyonel bir besin danışmanlığı sunulmaktadır.
Mide Asidi Blokajı
Proton Pompası İnhibitörleri ile mide asidinin düzenlenmesine yönelik etkili ve iyi kabul gören ilaçlar bulunmaktadır. Tam dozaj hastalığın gidişatında uyarlanabilir. Ancak kural gereği ömür boyu alınmasını tavsiye ediyoruz.
İnsülin
Pankreas hastalığı veya ameliyat sonrasında yüksek kan şekeri seviyelerinin ortaya çıkması halinde ilgili bir terapinin yürütülmesi gerekir. Başlangıçta ve fazla yüksek olmayan kan şekeri değerlerinde uyarlanmış bir gıda alımı (diyabet diyeti) ve/veya tabletler ile bir terapi denenebilir.
Bunun yetersiz olması halinde insülin ile tedavi edilir. Günümüzde kullanılan insülin ürünleri çok çeşitlidir ve belirli yeme alışkanlıklarına rahat bir şekilde uyarlanabilir.
Her bir terapinin hedefi kişisel iyilik hissinin ve kan şekeri seviyesinin iyi bir seviyeye çekilmesinin sağlanmasıdır. Bu sayede ağır müteakip zararlar kısa ve uzak gelecekte engellenebilir. Özellikle başlangıç safhasında aile hekimi veya bir uzman tarafından yakın takip gereklidir.
Dalağın Alınması Durumunda
Pankreas ameliyatında dalağın alınması gerekebilir. Dalak, yaşamsal bir organ olmasa da, vücudun bağışıklık sistemine katkıda bulunur. Dalaksız bir vücut, belirli bakteriyel enfeksiyonlara karşı daha hassas hale gelebilir.
Bu enfeksiyonlardan korunmak için pnömokoklar, meninokoklar ve Tip B haemophilus influenza'ya karşı bir aşı yapılması tavsiye edilmektedir. Ayrıca, yılda bir kez grip aşısı yapılması da önerilir. Eğer dalağınızın alındığını belirtirseniz, ağır enfeksiyon durumunda yakınınızdaki bir sağlık profesyoneline başvurmanız önemlidir.
Dalağın alınması, kan pulcuklarının (trombosit) artmasına neden olabilir. Bu trombosit seviyelerinin özellikle ameliyattan hemen sonra düzenli olarak kontrol edilmesi önemlidir. Trombositlerin çok hızlı artması durumunda kan pıhtılaşabilir ve bu da tromboz riskini artırabilir.
Trombosit değerleri fazla yüksekse, belirli bir süre boyunca kan inceltici ilaçlarla tedavi edilmelidir. Bu, tromboz riskini azaltmaya yardımcı olabilir.