Acıbadem Sağlık Grubu hastane ve tıp merkezlerinde diyabet hastalığının tanı ve tedavisi için bütüncül bir yaklaşımla hizmet veriyor. Diyabet hastalığının yönetiminde kan şekeri kontrolü ve hastalığın komplikasyonlarına karşı önleyici tedavilerin yanı sıra, Diyabet Okulları aracılığıyla diyabet hastalarına diyabetle yaşam konusunda bilgi veriliyor ve eğitim çalışmaları yapılıyor.
Diyabet hastalığına bir takım ruhuyla yaklaşılan Acıbadem’de hastalar endokrinolog ve/veya iç hastalıkları hekimi, diyabet hemşiresi ve diyetisyenlerin oluşturduğu diyabet ekibi tarafından değerlendiriliyor; hastanın tıbbi durumuna ve yaşam tarzına uygun yaklaşımlarla tanı ve tedavi hizmeti sunuluyor.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Nedir?
İnsan vücudunun enerji ihtiyacı; alınan besinlerdeki karbonhidrat, protein ve yağlardan sağlanır. Bu besin öğeleri sindirilirken glikoz adı verilen basit şekerler açığa çıkar. Glikoz vücudun tüm organları için en önemli besin kaynağıdır. Hücrelerin glikozun enerjisini kullanabilmesi için, glikozun hücre içine alınması gerekir. Glikozun hücre içine girmesini ve glikojen olarak depolanmasını sağlayan, pankreas bezi tarafından salgılanan insülin hormonudur.
Şeker hastalığı ya da diyabet (Diabetes Mellitus), pankreasın vücut için yeterli miktarda insülin üretememesi ya da ürettiği insülinin vücut tarafından etkili bir şekilde kullanılamaması sonucunda ortaya çıkan, yüksek kan şekeri ile seyreden bir hastalıktır. Diyabet tedavi edilmediğinde, küçük damar sistemi başta olmak üzere, vücudun çeşitli organ ve dokularına zarar verebilen, ömür boyu süren bir metabolizma hastalığıdır.Diyabetli hasta sayısı tüm dünyada ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde giderek artmaktadır. Dünyada 425 milyon yetişkin diyabetli yaşamaktadır. Bu sayının 2040 yılında 642 milyona ulaşması bekleniyor.
Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması (TURDEP-II) Türkiye’de diyabet ve obezite oranlarındaki artışın endişe verici boyutlarda olduğunu göstermiştir. Çalışmada 12 yılda diyabet sıklığının %90 artarak, %7, 7’den %13, 7’e çıkarken, obezite oranının %44 arttığı görülmüştür. Halen ülkemizde tanısı konmamış olanlarla birlikte 10 milyonun üzerinde diyabetli olduğu varsayılmaktadır.
Diyabet (Şeker Hastalığı) Belirtileri
- Çok su içme, çok idrara çıkma (özellikle geceleri idrara çıkma)
- Ağız kuruluğu
- Aşırı acıkma hissi
- Halsizlik ve bazen zayıflama
- Görme sorunları
- Dişeti hastalıkları
- Ayaklarda yanma, karıncalanma hissi
- Yaraların geç iyileşmesi, enfeksiyonlar (idrar yollarında, akciğerde)
- Yüksek şeker koması (karın ağrısı, bulantı kusma, şuur bulanıklığı)
- Cinsel işlev bozuklukları (iktidarsızlık)
Tip 2 diyabet bazen hiç belirti vermeden tesadüfen yapılan kan şekeri ölçümü ile de teşhis edilebilir.
Çeşitleri
Diyabet (Şeker Hastalığı) Türleri Nelerdir?
Diyabet birkaç farklı türde görülebilir, 4 temel tipi bulunur. Bunlar; Tip 1 diyabet, Tip 2 diyabet, gestasyonel diyabet (gebelik diyabeti) ve özel diyabet formlarıdır. Diyabette vücut gerekli insülini üretemez ya da kullanamaz, böylece kandaki glikoz seviyesi yükselir. Tip 1 diyabette vücudun doğal olarak insülin üretimi azalır. Tip 2 diyabet ile Gestasyonel diyabette ise vücut insülinin etkisine karşı direnç geliştirir. Bu iki durumun sonucunda kan şekerinin yükselmesi (hiperglisemi) durumu gerçekleşir. Henüz bütünüyle ortaya çıkmamış şeker hastalığı türüne ise gizli şeker ya da pre-diyabet adı verilir.
Tip 1 Diyabet Nedir?
Tip 1 diyabet yani diabetes mellitus, vücudun kan şekerini kontrol etmek için yeterli miktarda insülin hormonu üretememesi durumudur. Bunun sonucunda da kandaki şeker (glikoz) seviyesi çok yüksek değerlere ulaşır. Kanda aşırı derecede yükselen glikozu kontrol altında tutmak için günlük insülin enjeksiyonlarına ihtiyaç duyulur. Tip 1 diyabet genellikle küçük yaşta ortaya çıkar. Vücudun kendi bağışıklık sisteminin pankreasın insülin üreten hücrelerine saldırmasından kaynaklanan otoimmün hastalıktır.Tip 1 şeker hastalığı diyabetik ketoasidoza yani DKA'ya neden olabilir. DKA, vücutta ciddi insülin eksikliği olduğunda ortaya çıkar. Enerji için şeker kullanamayan vücut, bunun yerine vücutta bulunan depolanmış yağdan faydalanmaya başlar. Depolanmış yağ vücut tarafından kullanılırken geriye ketonlar adı verilen kimyasallar bırakılır. Bu durum kontrol altına alınmazsa ketonlar kanda birikirler ve kanın asit değerini yükseltirler. Özellikle başta çocuklar olmak üzere Tip 1 şeker hastalığı olduğundan habersiz bireyler, DKA nedeniyle kötüleşmeden teşhis edilemeyebilirler. Bu nedenle DKA'nın belirtilerini ve semptomlarını hızlı bir şekilde tedavi edebilmek için tespit etmek önemlidir.
Tip 1 şeker hastalığının semptomları arasında başta planlanmamış kilo kaybı gelir. Eğer vücut yiyeceklerden enerji alamazsa, bunun yerine enerji için var olan kas ve yağları yakmaya başlayacaktır. Beslenme ve hareket tarzını değiştirmeden kilo vermeye başlamanın nedeni budur. Vücudun yağ yakarken ortaya çıkardığı ketonlar mide bulantısı ve kusma hissi oluşturabilir. Ketonlar kanda hayatı tehdit edebilecek tehlikeli seviyelere kadar yükselebilir.Tip 2 Diyabet Nedir?
Tip 2 diyabet, kandaki şeker seviyesinin (glikoz) çok yüksek olmasına neden olan, oldukça yaygın bir durumdur. Vücut hücrelerinin normal olarak üretilen insüline karşı direnç kazanması, bu nedenle de kandaki şekerden faydalanamaması durumudur. Aşırı kilo, hareketsiz yaşam tarzı, stres, ailede şeker hastalığı görülmesi ve ilerleyen yaş Tip 2 diyabetin nedenleri arasındadır. Ancak Tip 2 diyabetin belirtileri insanları her zaman kötü hissettirmediği için kolaylıkla fark edilmeyebilir.Normalde görülen aşırı susama, sık idrara çıkma ve yorgunluk gibi semptomların yanı sıra kalp ve sinirlerle ilgili ciddi sorunların ortaya çıkması ihtimalini arttırır. Tip 2 diyabet kişinin günlük yaşamını hayat boyu etkileyecek bir durumdur. Kontrol altına alınması için diyet değişikliği, ilaç kullanımı ve düzenli tıbbi kontroller gerektirebilir.
Tip 1 ve Tip 2 Diyabetin Başlıca Farkları Nelerdir?
Çocuklarda ve gençlik yıllarında ortaya çıkan Tip 1 diyabette, bağışıklık sistemindeki bozukluklar nedeniyle pankreasta insülin yapan hücreler tahrip olur. Vücutta yeterli insülin yapılamadığından bu hastalar, dışarıdan insülin alamaz ise diyabet koması (ketoasidoz) gelişir ve yaşamları tehlikeye girebilir. Bu hastalar zayıftır, hastalık belirtileri kısa süre içinde ortaya çıkar ve gelişir. Bu diyabet tipinin tüm diyabetlilere oranı %5-10’dur.
Halen en sık görülen diyabet formu olan ve orta-ileri yaş grubunda görülen Tip 2 diyabette ise kişilerin pankreasında insülin üretilmesine rağmen çeşitli dokularda, özellikle kas, yağ, karaciğer ve damarlarda şişmanlık ve hareketsizlik nedeniyle insülinin etkilerine karşı vücutta direnç oluşmuştur ve insülin etkisi yetersiz kalır. Sinsi başlayan ve bu nedenle geç fark edilen bu tip diyabette kalıtımın rolü büyüktür.
Başlangıçta sadece yaşam tarzı düzenlenerek dengeli ve sağlıklı beslenme ile fiziksel aktivitenin artırılması ve kilo fazlası olanların zayıflatılması ile hastalık kimi zaman kontrol altına alınabilir. Kan şekerini düşürmek ve hastalığın ilerleyişini durdurmak için şeker düşürücü ilaçlara ihtiyaç duyulur. Hastalığın doğal süreci, bazen de tedaviye uyumsuzluk nedeniyle zamanla geçici veya kalıcı sürelerle insülin kullanmak gerekebilir.
Gestasyonel Diyabet Nedir?
Gestasyonel diyabet yani hamilelikte şeker hastalığı (gebelik şekeri), hamilelik öncesi yeterli insülin salgılayabilen pankreas hücrelerinin hamileliğin ilerlemesiyle birlikte yeterli insülin salgılayamamasından kaynaklanır.Gestasyonel diyabet nedeniyle geçmişte şeker hastalığı belirtisi olmaması durumunda dahi hamilelik boyunca kan şekeri yükselebilir. Bu durum hamilelik bitiminde genellikle kendiliğinden düzelir. Ailesinde şeker hastası bulunanlar, 30 yaş üzerinde olanlar ve fazla kilolu olanlar hamilelikte şeker hastalığı riski taşırlar.
Nedenleri
Diyabet (Şeker Hastalığı) Risk Faktörleri
Genetik Faktörler ve Aile Öyküsü: Tüm diyabet türleri için aile öyküsü önemlidir. Pankreasa Bağlı Hastalıklar: İnsülin hormonu, pankreas tarafından salgılandığı için, pankreasta meydana gelen herhangi bir hastalık diyabet riskine neden olabilir. Bazı nadir hastalıklar pankreasa zarar verebileceğinden, diyabete sebep olabilirler.Obezite: Tip 2 diyabetin ve gestasyonel diyabetin en önemli risk faktörlerinden biri obezitedir. Tip 2 diyabete sahip hastaların %80’i aşırı kiloludur. Bel yağlanmasına sebep olan insülin direnci aynı zamanda tip 2 diyabete de sebep olabilir. Bu durumda uygun bir diyetle kilo kontrolünü sağlamak, semptomları azaltır ve hastanın genel sağlık durumda iyileşme sağlayabilir.İnsülin Direnci: Tip 2 diyabette; hücrelerin insüline karşı direnç oluşturması kandaki glikoz seviyesinin artışına neden olur.Hareketsiz Yaşam: Hareketsiz yaşam, kilo kontrolünü zorlaştırabilir ve Tip 2 diyabet riski doğurur.Polikistik Over Sendromu: Polikistik over sendromu kadınlarda Tip 2 diyabet riskini artırır.Yaş: Tip 2 diyabette; yaşam şekli ve hastanın kilosu gibi yaşı da önemlidir. İlerleyen yaşlarla metabolizma yavaşlamaya başladığından Tip 2 diyabet riski dolaylı olarak artar.Gestasyonel Diyabet: Hamilelikte şeker hastalığı yaşayan kadınların, hamilelik sonrası dönemde Tip 2 diyabet hastası olma riski yükselir. 4 kilonun üzerinde bebek doğurmak, hamilelik şekerine işaret edebilir.Özellikle kilo fazlası olan 40 yaş üstü kişilerde, açlık kan şekeri ölçümü ile diyabet aranmalı, normal (açlık glukoz düzeyi 100 mg/dl’nin altında) ise 3 yılda bir tekrar edilmelidir.
İdeal kilosunun üzerinde olan kişiler, yukarıdaki risk ögelerini taşıyorsa, diyabetin araştırılmasına daha genç yaşlarda (30’lu yaşlarda) başlanmalı ve diyabet aranması, açlık kan glukoz düzeyleri normal bulunsa bile hekim öngördüğünde şeker yükleme testi (OGTT) yapılması gerekir.
Tanı Yöntemleri
Diyabet (Şeker Hastalığı) Tanısı
Diyabet tanısı için; açlık kan şekeri ölçümü, Oral Glukoz Tolerans Testi (OGTT) ve HbA1C testi sonuçlarına bakılır.
Açlık kan şekeri değeri, diyabet hastası olmayanlar için 70-100 mg/Dl arasında normal kabul edilir. Açlık kan şekerinin bu değerlerden yüksek olması durumunda (126 mg/DI ve üzeri) Oral Glukoz Tolerans Testi uygulanarak tokluk şekerinin değeri ölçülür. OGTT uygulaması, yemek yedikten sonraki 2 saatte yapılır. Yemeğin üzerinden geçen 2 saatin sonunda kan şekeri değeri 200 mg/DI ve üzerindeyse kişiye diyabet tanısı konur. OGTT değeri 200 mg/DI değilse ancak 140 mg/DI ve fazlasıysa kişiye gizli şeker tanısı konur. Diyabet tanısında HbA1C testi, geçmiş 3 aydaki ortalama kan glukoz düzeyiyle ilgili fikir verir.Tedavi Yöntemleri
Diyabet (Şeker Hastalığı) Tedavisi
Diyabet kronik bir hastalıktır ve kesin bir tedavisi yoktur. Hastalığın tedavisi, hastalığın olumsuz etkilerini önleyebilmek ve hastanın yaşam kalitesinin düşmesini engellemek içindir. Kan şekeri seviyesinin normal sınırlarda tutulabilmesi, hastalığın etkilerinin en aza indirgenmesi için önemlidir.Hastanın diyabet hakkında bilgi edinmesinin, kendi kan şekerini kontrol etmesinin, doğru beslenmenin ve yeterli egzersizin uzun vadede ortaya çıkan komplikasyon riskinin azaltılması için önemi büyüktür. Bunların yanı sıra diyabetten kaynaklanan yüksek kardiyovasküler hastalık riskini azaltmak için sigara kullanılmaması ve tansiyon ile kolesterol seviyelerinin kontrol altında tutulması zorunludur.
Tip 2 diyabet tedavisi için antidiyabetik ilaç kullanımı ile Tip 1 diyabet tedavisi için insülin tedavisi şeker hastalığının ilaçla kontrol altına alınması için kullanılan yöntemlerdir.Obezitesi bulunan şeker hastalarına uygulanan gastrik bypass ameliyatı sonucunda kan şekeri seviyeleri %80 ile %100 oranında normale döndürülebileceği görülmüş olsa da yaygın olarak başvurulan bir çözüm değildir.
Diyabetin Yol Açtığı Hastalıklar Nelerdir?
- Kalp ve damar hastalıkları
- İnmeler
- Göz damarları ve retinada hasar, görme kaybı
- Böbrek yetmezliği
- Erkeklerde sertleşmeme sorunu
- Diyabetik ayak, ayak yaraları
- Sinir sistemi hastalıkları
Benzer İlgi Alanları
-
Baş Dönmesi
Baş dönmesi; kişinin etrafındaki şeyleri hareket ediyor gibi hissetmesi, göz kararması, uyuşukluk, sersemlik ve denge kaybı üretebilen tıbbi bir durumdur.
Detaylı Bilgi -
Endokrinoloji
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Acıbadem Sağlık Grubu’nun tüm hizmet alanlarında klinik hizmet vermektedir.
Detaylı Bilgi -
HbA1c Testi
Hba1c hakkında detaylı bilgi edinmek, neden yükseldiğini ve nasıl düşebileceğini öğrenmek için sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Detaylı Bilgi -
Tip 2 Diyabet
Hareketsiz yaşam tarzı, ideal kilonun üzerinde olmak, yönetilemeyen stres tip 2 diyabetin sebepleri arasında değerlendirilir.
Detaylı Bilgi
Hastaneler
-
Altunizade Hastanesi
-
Atakent Hastanesi
-
Ataşehir Hastanesi
-
Bodrum Tıp Merkezi
-
Dr. Şinasi Can (Kadıköy) Hastanesi
-
Eskişehir Hastanesi
-
Fulya Hastanesi
-
International Hastanesi
-
Maslak Hastanesi
-
Taksim Hastanesi
Tıbbi Birimler
Doktorlar
-
Profesör Doktor BERRİN KARADAĞ İç Hastalıkları
-
Profesör Doktor DENİZ GÖKALP Endokrinoloji
-
Profesör Doktor HALUK ESGİN Göz Hastalıkları
-
Profesör Doktor İNAN ANAFOROĞLU Endokrinoloji
-
Profesör Doktor ÖZLEM ÇELİK Endokrinoloji
-
Profesör Doktor RÜŞTÜ SERTER Endokrinoloji
-
Doçent Doktor AYŞENUR ÖZDERYA Endokrinoloji
-
Doçent Doktor MÜJDAT KARA Endokrinoloji
-
Doçent Doktor SAVAŞ KARATAŞ Endokrinoloji
-
Doçent Doktor SEHER TANRIKULU Endokrinoloji
-
Doktor BİLGE CEYDİLEK Endokrinoloji
-
Doktor MEHMET DEMİRCİOĞLU İç Hastalıkları
-
Doktor SERKAN SELVİ İç Hastalıkları
-
Doktor YASER SÜLEYMANOĞLU İç Hastalıkları
-
Diyetisyen AYŞEGÜL AKKAYA ERDEN Beslenme ve Diyet
Sıkça Sorulan Sorular
Diyabetik Ketoasidoz Nedir?
DKA yani Diyabetik Ketoasidoz, tip 1 diyabette yaygın olarak görülür. Tip 2 diyabette de görülebilir. Diyabetus Melitus hastlarında ketoasidozun daha yaygın görülmesinin nedeni, tip 2 diyabet hastalarının insülin direncinin zamanla gelişmesidir.
Vücudun insülin üretememesi sonucunda, enerji ihtiyacını karşılamak için diğer maddelerin yıkımı gerçekleşir ve bunun neticesinde ketonlar açığa çıkar. Bu durum kandaki asit seviyesinin artmasına neden olan ciddi bir tıbbi durumdur. Ketoasidozun tipik ve erken belirtileri; mide bulantısı, kusma ve karın ağrısı olarak ifade edilebilir. Diyabetik ketoasidoz devam ederse hastanın bilinci bulanıklaşır, diyabet komasına girebilir.
Diyabetik ketoasidozun yaygın belirtileri şu şekildedir:
Yüksek kan şekeri değeri
Bilinçte bulanıklık, şuur kaybı
Ağız kuruluğu, su içme ihtiyacı
İdrarda şeker
Mide bulantısı, kusma
Karın ağrısı
Nefeste meyve kokusu
Halsizlik, bacaklarda uyuşma
Diyabette Nasıl Beslenmek Gerekir?
Diyabet hastalarının diyetleri hekimlerinin kontrolünde hastanın genel sağlık durumuna ve kilosuna bağlı olarak hazırlanabilir. Diyabette kaçınılması ve tercih edilmesi gereken besinler bulunur.
Diyabetle birlikte vücudun ürettiği insülin miktarı azalabileceği ya da insülin kullanımında yetersizlik oluşabileceği için beslenme şekli ve yemek saatleri ayrı bir önem kazanır.
Diyabette tüketilen posa miktarının arttırılması gerekir. Posa yönünden zengin beslenmek; kan şekerinin hızlı yükselmesini önler, insülin ihtiyacını azaltır, tokluk hissi sağlar, bağırsakların çalışmasını düzenler ve kandaki yüksek yağ değerlerinin düşmesine olumlu etki sağlar. Posalı ürünler; bitkisel kaynaklıdır.
Vücudumuz için gerekli besin öğelerini temin etmek için her besin grubundan belirli oranlarda almak ve yiyeceklerimizi bir arada yemek önemlidir. Vitamin ve minerallerin yeterince alınması ancak karışık beslenme ile mümkündür. Ev halkı ile aynı tencereden yemek yemek, kendiniz için farklı yemek pişirmemek, size kendinizi iyi hissettirecek ve beslenme programına uyumunuzu kolaylaştıracaktır. Beslenme programınızı düzenli egzersizlerle desteklemeniz, kan şekeri ve yağlarınızı kontrol etmeniz için tek anahtardır. Bu desteği diyabet ekibinizden sağlamalısınız.
Karbonhidratlar
Diyabet, şeker hastalığı olarak da isimlendirildiği için çoğu kez diyabet hastalarının şeker yani karbonhidrat yememesi gerektiği gibi bir yanlış anlaşılma söz konudur. Oysa doğru karbonhidratları yemenin hiçbir sakıncası yoktur. Kompleks karbonhidratlar; kan şekeri düzeyinde ani oynamalara yol açmazlar. Bu nedenle diyabet hastaları için güvenle tüketilebilir. Kompleks karbonhidratlar; tam tahıllar, kuru baklagiller, esmer pirinç, yulaf, kinoa, tatlı patates gibi ürünlerdir ve diyabet hastalarının diyeti için uygundur. Diyabet beslenmesinde sakınılması gereken; işlenmiş tahıllar, beyaz un ve bu unla yapılmış ürünler, paketli ürünler (şekerleme, gofret, bisküvi), bal, lokum, reçel, hazır meyve suları gibi basit karbonhidratlardır.
Basit karbonhidratlar daha hızlı kana karışır ve kan şekerinde aşırı yükselmeye neden olur. Şeker ve şekerli gıdalar, rafine unlu ve yağlı hamur tatlıları veya hamur işleri, diyabetik tatlandırıcılarla yapılmış bile olsalar kan şekerinde ani oynamalara neden olur ve kilo kontrolünü zorlaştırır.
Sebzeler
Lif yönünden zengin sebzelerin tümü diyabet beslenmesi için uygundur. Sebzeleri pişirirken kızartmaktan kaçınmak, buharda pişirme ve ızgara gibi yöntemleri kullanmak gerekir. Sodyumu düşük, tuzsuz ya da az tuzla pişirilmiş tüm sebzeler diyete uygundur. Özellikle yeşil yapraklı sebzeler diyabet diyetinde önemli bir yer tutar. Turşu gibi çok tuz içeren ürünlerden, bazı peynirlerden, tereyağı ve margarin gibi doymuş yağlarla pişirilmiş sebzelerden kaçınılmalıdır.
Meyveler
Diyabet hastaları için taze meyvelerin çoğu, tavsiye edilen porsiyonlarda tüketildiği sürece uygundur. Şekerle tatlandırılmış meyveli reçeller, konserve meyveler diyabet hastalarına önerilmez. Meyve sularının taze sıkılmış olanları paketli ürünlere kıyasla daha çok tavsiye edilir.
Proteinler
Protein yönünden zengin besinler yaygın kanının aksine yalnızca hayvansal ürünler değildir. Fasülye, mercimek, nohut, soya, tohumlar, kuruyemişler ve tofu gibi bitki bazlı protein kaynakları diyabet hastalarının beslenmesi için uygundur. Bunların yanı sıra balık, yumurta ve tavuk şeker hastalarının diyetine uygundur. Hayvansal ürünleri tüketirken dikkat edilmesi gereken özellikle işlenmemiş ve kızartılmamış olmasıdır. İşlenmiş kırmızı etler, tavuk ve balıklar yüksek oranda sodyum ve yağ içerebilirler. Kızartılmış, tuzla kurutulmuş, yüksek oranda doymuş yağ içeren hayvansal ürünler diyabet hastalarına önerilmez. Süt ve süt ürünlerinin yağsız, az yağlı olanları ya da bitkisel sütler tercih edilmelidir.
Yağlar
Trans yağlar ve hayvansal yağlar sadece diyabet hastaları için değil, genel vücut sağlığı için zararlıdır. Zeytinyağı, fındık yağı, ayçiçek yağı gibi bitkisel yağlar tercih edilmeli; bu yağlar kızartılmadan tüketilmelidir. Avokado, kuruyemiş gibi yağ bakımından zengin bitkisel ürünler sağlıklı ve diyete uygundur. İşlenmiş ve paketli ürünlerin içeriğindeki yağlar bitkisel dahi olsa hekime danışılmalıdır.
İçecekler
İçine şeker ve tatlandırıcı eklenmiş her türlü gazlı içecek, kahve ve çay karışımları, enerji içecekleri ve alkol yalnızca diyabet hastalarının değil, vücut sağlığını korumak isteyen herkesin tüketiminden kaçınması gereken ürünlerdir. Bunlar yerine su, soda, taze sıkılmış meyve suları, tatlandırılmamış çaylar ve kahve tüketilebilir.