Daha iyi bir deneyim için konum izni vermelisiniz.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Topuk dikeni, genellikle topuk kemiğinin altında kalsiyum birikimi sonucu oluşan kemiksi bir çıkıntıdır. En sık görülen belirtileri arasında topuk bölgesinde sabahları hissedilen ağrı ve gün içinde uzun süreli ayakta durma veya yürüme sonrası oluşan rahatsızlık yer alır. Topuk dikeninin başlıca nedenleri arasında aşırı kilo, yanlış ayakkabı seçimi, uzun süre ayakta kalma, düz tabanlık veya yüksek kavisli ayak yapısı bulunur. Tedavide dinlenme, ortopedik tabanlık kullanımı, fizik tedavi uygulamaları ve anti-enflamatuar ilaçlar tercih edilir. İleri vakalarda cerrahi müdahale gerekebilir. Topuk dikeni şüphesi durumunda erken tanı ve uygun tedavi ile yaşam kalitesi artırılabilir.
İçindekiler

Topuk Dikeni Nedir?

Topuk dikeni , topuk kemiği (kalkaneus) altında oluşan kemiksi bir çıkıntıdır ve genellikle ayağın kas ve bağ dokularına tekrar eden stres sonucu kalsiyum birikimiyle ortaya çıkar. Çoğunlukla plantar fasiit ile ilişkilendirilen bu durum, ayağın topuktan parmaklara uzanan plantar fasiyasının iltihaplanmasıyla bağlantılıdır. Topuk dikeni belirtileri arasında sabahları ayağa kalkıldığında keskin bir topuk ağrısı, gün boyu devam eden donuk bir ağrı, topuk ön kısmında şişlik, ısı artışı, çıplak ayakla yürüme zorluğu ve topuk altında küçük bir kemiksi çıkıntının görünmesi bulunur.

Topuk dikeni, topuk kemiği altında oluşan kemiksi bir çıkıntı olup, farklı yaş gruplarında ve popülasyonlarda yaygın olarak görülen bir durumdur. Genel popülasyonda görülme sıklığı %8-10 arasında değişirken, 50 yaş ve üzeri bireylerde bu oran %35’e kadar çıkar. Kadınlarda erkeklere kıyasla daha sık rastlanan topuk dikeni, özellikle yaşlanma, obezite, düz tabanlık veya yoğun fiziksel aktivite gibi faktörlere bağlı olarak gelişebilir. Çoğu kişi bu durumdan habersiz olabilir, çünkü topuk dikeni genellikle belirti vermez ve başka nedenlerle yapılan görüntüleme testlerinde tesadüfen tespit edilir. Ancak, ağrıya veya plantar fasiit gibi rahatsızlıklara yol açtığında dikkatli bir değerlendirme ve tedavi gerektirir.

Topuk Dikeni Belirtileri Nelerdir?

Topuk dikeni çoğu zaman belirti vermez, ancak bazı durumlarda rahatsızlık yaratarak çeşitli semptomlara yol açabilir. En yaygın belirtilerden biri, özellikle sabahları ilk adımlarda veya dinlenme sonrası hareket edildiğinde hissedilen bıçak gibi keskin bir ağrıdır. Gün boyunca devam eden donuk bir ağrı, topuk ön kısmında şişlik ve ısı artışı, topuk tabanında hassasiyet ve basınca duyarlılık diğer yaygın şikayetlerdir. Bazı durumlarda topuk altında küçük, kemiksi bir çıkıntı görülebilir. Ancak, topuk dikeniyle ilişkili ağrı çoğunlukla kemik çıkıntıdan değil, plantar fasiyanın (topuk ile parmakları birleştiren bağ dokusu) iltihaplanmasından kaynaklanır. Sürekli topuk ağrısı yaşayan bireylerin doğru tanı ve tedavi için bir sağlık uzmanına danışmaları önerilir.

Topuk dikeni belirtileri şunlardır:

  • Sabahları ilk adımlarda veya dinlenme sonrası hareket edildiğinde bıçak gibi keskin bir ağrı hissetmek.
  • Gün içinde devam eden donuk bir ağrı yaşamak.
  • Topuk ön kısmında şişlik ve ısı artışı fark etmek.
  • Topuk tabanında hassasiyet veya basınca duyarlılık hissetmek.
  • Topuk altında küçük, kemiksi bir çıkıntı görmek.
  • Uzun süre ayakta kalma veya yürüme sonrası ağrının artması.
  • Ayak tabanında sertleşme veya gerginlik hissetmek.

Topuk Dikeni Neden Olur?

Topuk dikeni çoğunlukla topuk kemiği ve çevresindeki bağ dokulara tekrarlayan stresin uygulanması, özellikle sert zeminlerde koşma, zıplama gibi aktiviteler öne çıkar. Kronik plantar fasya iltihabı, vücudun bu bölgedeki kalsiyum birikimiyle tepki vermesine yol açarak topuk dikeni oluşumuna neden olabilir. Ayrıca düz tabanlık, yüksek ayak kavisleri gibi ayak yapısındaki anormallikler, uygun destek sunmayan ayakkabılar, obezite ve yaşlanma da risk faktörleri arasındadır.

Yaş ilerledikçe plantar fasyanın elastikiyet kaybı ve topuk yastığının incelmesi de bu duruma zemin hazırlayabilir. Topuk dikeni her zaman belirti göstermese de, iltihaplanma ve çevre dokulardaki tahrişle birlikte ağrıya neden olabilir. Kalıcı topuk ağrısı durumunda, doğru tanı ve tedavi için bir uzmana başvurulması önerilir.

Topuk dikeni oluşumuna yol açan yaygın nedenler şu şekildedir:

  • Sert zeminlerde koşma, zıplama gibi fiziksel aktiviteler yapmak.
  • Kronik plantar fasya iltihabı yaşamak.
  • Düz tabanlık veya yüksek ayak kavisine sahip olmak.
  • Destek sunmayan veya uygun olmayan ayakkabılar giymek.
  • Aşırı kilolu veya obez olmak.
  • Yaşlanmaya bağlı olarak plantar fasyanın elastikiyetini kaybetmesi.
  • Topuk yastığının yaşla birlikte incelmesi.
  • Ayakta uzun süre çalışmayı gerektiren işler yapmak.
  • Vücudun kalsiyum birikimiyle tepki vermesi.

Topuk Dikeni Kimlerde Olur?

Topuk dikeni, farklı yaş gruplarından bireyleri etkileyebilse de, belirli risk faktörleri bu duruma yakalanma olasılığını artırır. Yaş, bu risk faktörlerinden biridir; özellikle 62 yaş ve üzeri bireylerde topuk dikeni daha yaygındır. Genç nüfusta ise kadınlar, genellikle ayakkabı tercihleri nedeniyle, daha yüksek bir görülme oranına sahiptir. Yoğun fiziksel aktiviteler, özellikle sert zeminlerde koşma, zıplama veya jogging, topuk kemiği ve çevresindeki bağ dokulara tekrarlayan baskı uygulayarak bu duruma yol açabilir. Ayrıca, düz tabanlık veya yüksek ayak kavisleri gibi ayak yapısındaki anormallikler, ağırlığın ayak tabanında dengesiz dağılmasına neden olarak topuk dikeni riskini artırır.

Aşırı kilo, topuk kemiğine ek baskı yaparken, destekleyici olmayan veya yıpranmış ayakkabıların kullanımı da bu durumu tetikleyebilir. Topuk dikeni her zaman ağrıya neden olmasa da, bazı durumlarda plantar fasiit gibi rahatsızlıklarla ilişkilendirilir ve sürekli topuk ağrısı yaşayan bireylerin bir uzmana başvurması önemlidir.

Topuk dikeni görülme olasılığını artıran durumlar şu şekildedir:

  • 62 yaş ve üzeri olmak.
  • Kadın olmak (özellikle uygun olmayan ayakkabı tercihleri nedeniyle).
  • Sert zeminlerde koşma, zıplama veya jogging gibi yoğun fiziksel aktiviteler yapmak.
  • Düz tabanlık veya yüksek ayak kavislerine sahip olmak.
  • Aşırı kilolu veya obez olmak.
  • Destekleyici olmayan veya yıpranmış ayakkabılar kullanmak.
  • Ayakta uzun süre ayakta durmayı veya hareket etmeyi gerektiren işlerde çalışmak.
  • Plantar fasiit gibi ayak rahatsızlıklarına sahip olmak.

Topuk Dikeni Tanısı ve Uygulanan Testler

Topuk dikeni tanısı genellikle hastanın şikayetlerinin incelenmesi ve gerekirse görüntüleme yöntemlerinin kullanılmasıyla konulur. Öncelikle, sağlık uzmanı hastanın tıbbi geçmişini ve semptomlarını değerlendirir. Topuk ağrısının yeri, süresi, şiddeti ve ağrıyı artıran ya da hafifleten faktörler incelenir. Fiziksel muayenede, topukta hassasiyet, şişlik ve iltihap belirtileri aranır; topuk altındaki spesifik hassas noktalar genellikle topuk dikeniyle ilişkilidir.

Tanıyı doğrulamak için sıklıkla röntgen çekilir, bu görüntüleme yöntemiyle topuk kemiğinden uzanan kancamsı veya raf benzeri bir kemik çıkıntısı tespit edilebilir. Bazı durumlarda, plantar fasya veya diğer yumuşak dokuları değerlendirmek ya da diğer ağrı nedenlerini dışlamak için ultrason veya MRI gibi ileri görüntüleme teknikleri kullanılabilir. Ayrıca, topuk dikeni plantar fasiit, Aşil tendiniti ve stres kırıkları gibi diğer topuk ağrısı nedenlerinden ayırt edilmelidir. Kalıcı topuk ağrısı yaşayan bireyler, doğru tanı ve tedavi için bir podoloji (ayak sağlığı) veya ortopedi uzmanına başvurmalıdır.

Topuk Dikeni Tedavisi ve Uygulanan Yöntemler

Topuk dikeni tedavisi, genellikle ağrıyı hafifletmeyi ve altta yatan nedenleri ele almayı amaçlar. İlk aşamada, geleneksel tedavi yöntemleri tercih edilir. Dinlenme, topuğa binen yükü azaltarak iyileşmeye yardımcı olurken soğuk kompres uygulaması iltihabı azaltabilir ve ağrıyı hafifletebilir. Destekleyici ayakkabılar giymek veya ortopedik tabanlıklar kullanmak, topuktaki baskıyı azaltarak rahatlama sağlayabilir. Fizik tedavi uygulamaları ise plantar fasya ve Aşil tendonunu esnetmeye ve güçlendirmeye yönelik egzersizleri içerir. Ayrıca, anti-enflamatuar ilaçlar ağrıyı ve iltihabı azaltmada etkili olabilir.

Daha ciddi vakalarda enjeksiyonlar yardımıyla iltihap kontrol altına alınabilir veya şok dalga tedavisi (ESWT) gibi invaziv olmayan yöntemler uygulanabilir. Eğer tüm bu yöntemler 6–12 ay boyunca sonuç vermezse, nadir durumlarda cerrahi müdahale düşünülerek topuk dikeni çıkartılabilir.

Cerrahi Müdahale

Topuk dikeni ameliyatı, konservatif yöntemlerden sonuç alınamayan ve şiddetli ağrının devam ettiği durumlarda uygulanır. İki temel cerrahi yöntem bulunur: Plantar fasyanın serbest bırakılması, bu teknikte topuk ile ayak parmakları arasındaki bağ dokusu kesilerek gerginliğin azaltılması hedeflenir. Diğer yöntem ise topuk dikeninin cerrahi olarak çıkarılması veya kırılmasıdır, bu işlem doğrudan kemiksi çıkıntının alınmasını içerir. Ameliyat sonrası, topuk bölgesindeki sinir uçları ve kaslar da gevşetilir.

İyileşme süreci genellikle 6 hafta sürer ve hasta bu süreçte ayağına özel bir aparat takarak basınçtan kaçınır ve düzenli olarak buz tedavisi uygular. Dikişlerin alınmasının ardından fizik tedavi ve egzersiz programı başlar. Hastalar, genellikle 6. haftadan itibaren yürümeye başlar ve 8. hafta sonunda günlük aktivitelerine geri dönebilir. Cerrahi müdahale nadir durumlarda gereklidir ve genellikle diğer tedavilere yanıt alınamadığında tercih edilir.

Topuk Dikeni Nasıl Geçer?

Topuk dikeni, doğru tedavi yöntemleri uygulandığında büyük ölçüde kontrol altına alınabilir ve ağrıyı hafifletmek mümkündür. Tedavide en önemli adım, topuğa binen yükü azaltmak ve iltihabı hafifletmektir. Dinlenme, buz uygulaması, uygun ayakkabı seçimi ve egzersizler topuk dikeninin iyileşmesini destekleyen temel yöntemlerdir. Bunun yanı sıra, doğal tedavi yöntemleri ve medikal tedaviler de süreci hızlandırabilir.

Topuk dikenini geçirmek için uygulanabilecek yöntemler şunlardır:

  • Ayakta uzun süre durmaktan kaçınılmalıdır.
  • Günde birkaç kez 15-20 dakika buz uygulaması yapılmalıdır.
  • Ayak tabanı ve baldır kaslarını esneten egzersizler uygulanmalıdır.
  • Destekleyici tabanlık ve yumuşak tabanlı ayakkabılar tercih edilmelidir.
  • Uzman kontrolünde fizik tedavi ile kaslar güçlendirilmelidir.
  • Doktor önerisiyle ağrı kesici ve antiinflamatuar ilaçlar kullanılabilir.
  • Şiddetli ağrılar için kortizon enjeksiyonu uygulanabilir.
  • Şok dalga tedavisi ile dokular uyarılarak iyileşme desteklenebilir.
  • Diğer tedaviler yetersiz kaldığında cerrahi müdahale gerekebilir.
  • Zencefil, lavanta veya okaliptüs yağı ile masaj yapılabilir.
  • Ilık suya elma sirkesi eklenerek ayaklar suda bekletilebilir.
  • Epsom tuzu içeren su banyosu ile kaslar gevşetilebilir.
  • İltihap önleyici etkisi için zerdeçal süt veya su ile tüketilebilir.
  • Aloe vera jeli topuk bölgesine sürülerek rahatlama sağlanabilir.

Topuk Dikeni Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Topuk Dikeni Neden Olur?

Topuk dikeni genellikle yanlış ayakkabı kullanımı, obezite, yürüme bozuklukları ve diyabet gibi faktörlerin bir sonucu olarak gelişir. Sporcularda, özellikle koşu gibi topuklara sürekli baskı yapan aktivitelerle uğraşanlarda ve uzun süre ayakta duran meslek gruplarında sık görülür.

Topuk Dikeni Nasıl Geçer?

Topuk dikeni çoğunlukla ameliyatsız yöntemlerle tedavi edilebilir. Fizik tedavi, özel tabanlıklar, uygun ayakkabı seçimi, bantlama ve gece atelleri gibi yöntemler semptomları hafifletir. Ameliyatsız tedaviler etkisiz kalırsa cerrahi yöntemler düşünülebilir.

Topuk Dikeni En Çok Kimlerde Görülür?

Topuk dikeni, yoğun fiziksel aktivite yapan sporcularda, ilerleyen yaşla birlikte bağ dokuları zayıflayan bireylerde ve obezite nedeniyle topuklara fazla yük binen kişilerde daha yaygın görülür.

Topuk Dikenine Kesin Çözüm Nedir?

Kesin çözüm, genellikle cerrahi olmayan yöntemlerle sağlanır. Ancak bu yöntemlerin başarısız olduğu durumlarda cerrahi müdahale, sorunu kalıcı olarak çözebilir.

Topuk Dikeni Ameliyatı Sonrası İyileşme Süresi Nedir?

Ameliyat sonrası iyileşme süreci genellikle 6-8 hafta sürer. 8. haftanın sonunda hasta tamamen iyileşmiş sayılır ve normal hayatına dönebilir.

Topuk Dikeni Nerede Olur?

Topuk dikeni, ayak topuğunun alt kısmında, topuk kemiği ile bağ dokusu arasında oluşur. Bu bölgedeki bağ dokunun gerginliği, kalsiyum birikimine ve kemiksi çıkıntının gelişmesine neden olur.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 10 Şubat 2025 Pazartesi Yayımlanma Tarihi: 27 Şubat 2019 Çarşamba
Bu içeriği ortalama 8 dakikada okuyabilirsiniz.

Tıbbi Birimler

Bize Ulaşın

Bilgi talepleriniz için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.

Acıbadem Sağlık Grubu olarak size daha iyi ve kaliteli bir hizmet sunabilmemiz için istek, öneri, teşekkür ve şikayetlerinizi aşağıdaki formu doldurarak ya da 444 55 44 numaralı telefondan tarafımıza ulaşarak bildirebilirsiniz.

Devamı
Devamı
Güvenlik Kodu

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI
İçindekiler