Yazı İçeriği

Duygusal açlığın farkına varın

Fiziksel açlık ile farkları

Diyetisyen ve psikolog desteği alın

Duygusal yemeyi bastırabilirsiniz

Öfkelendiğinizde yemek yiyor musunuz?

Duygusal yeme (duygusal açlık), stres, sıkıntı, aşırı iş yükü, aile baskısı ya da travmatik bir olaydan dolayı yeme isteğinin artması olarak tanımlanıyor. Mutluluk dahi duygusal yeme isteğini artırabiliyor. Duygusal açlık nedeniyle yeme eğiliminde olan kişiler, yemek yemeyi bir kaçış yolu, rahatlama, eğlenme ya da bir şeyi kutlamak için araç olarak görebiliyor. Bu kişiler, fiziksel açlıktan ziyade duygusal yeme isteğini gidermek için yemek yemeye yönelebiliyor. Kişi yaşadığı ruhsal açlık ya da çatışmalardan dolayı yemek yemeğe yönelerek haz almaya çalışıyor. Yemek anında kişi haz alıyor ancak sonrasında pişman olup suçluluk duygusu yaşıyorlar. Duygusal yeme isteğini yemek yiyerek gideren kişilerde şişmanlama ilerleyen dönemlerde de buna bağlı depresyon görülebiliyor.


Duygusal açlığın farkına varın

Birçok kişi öfkelendiğinde, üzüldüğünde, kaygısı artığında fiziksel olarak aç olmasa bile herhangi bir sebepten dolayı, yemek yeme isteğinin arttığını fark eder. Bu açlığı fark etmenin yolları şöyledir;

  • Cips, kuruyemiş, tatlı, meyve gibi gıdaları yemek sonrasında hemen tüketmek isterseniz,
  • Bir şeyler yedikten sonra rahatlamış ve sakinleşmiş hissediyorsanız,
  • Kısa zaman içinde çok hızlı ve fazla miktarda besin tüketiyorsanız,
  • Gece uykunuzdan kalkıp bir şeyler yemek istiyorsanız,
  • Özellikle öfkeli, üzgün, kaygılı olduğunuz zamanlarda farkında olmadan yiyeceklere saldırıyorsanız,
  • Günlük yaşamınızda kendinizi tüketmekten ısrarla kaçındığınız besinleri hızlıca tüketirken buluyorsanız duygusal yeme sendromu yaşıyorsunuz demektir.

Fiziksel açlık ile farkları

Fizyolojik olarak meydana gelen açlık bedenin bir tepkisi olarak tanımlanıyor. Duygusal yeme isteği ise olumsuz duygu durumlarıyla tetiklenen ve kişi tarafından oluşturulan açlıktır.

Fiziksel açlık, yemek yedikten birkaç saat sonra yavaş yavaş ortaya çıkıyor ve yemek yendiğinde doygunluk hissine ulaşılıyor.

Duygusal yeme ise açlık ve tokluk kavramlarından oldukça uzaktır. Kişi yemekten yeni kalkmış olsa bile olumsuz duygularıyla başa çıkabilmek için farkında olmadan yeme eylemini sürdürüyor. Doygunluk hissinin farkında olmuyor ve tüketilen yiyeceklerin arkasından pişmanlık ve suçluluk duygusu yaşamaya başlıyor.

Duygusal yeme eğiliminde olan kişiler; yemek yemeyi bir kaçış yolu, rahatlama, eğlenme ya da bir şeyi kutlamak için araç olarak görebiliyor. Bu kişiler, fiziksel açlıktan ziyade duygusal açlıklarını gidermek için yemek yemeye yönelebiliyor. Kişi yaşadığı ruhsal açlık ya da çatışmalardan dolayı yemek yemeye yönelerek haz almaya çalışıyor. Yemek anında kişi haz alıyor ancak sonrasında pişman oluyor ve suçluluk duygusu yaşıyor. Duygusal açlığını yemek yiyerek gideren kişilerde şişmanlama ilerleyen dönemlerde de buna bağlı depresyon görülebiliyor.

Diyetisyen ve psikolog desteği alın

Duygusal yemeyle başa çıkabilmek ve sağlıklı kilo vermek için bireylerin diyetisyen ve psikolog eşliğinde zayıflama tedavisine başlaması gerekiyor. Özellikle diyete başladıktan bir süre sonra motivasyon kaybı yaşıyorsanız, duygusal yeme de duruma eşlik edebilir. Fiziksel ve duygusal olarak açlık duygusuyla başa çıkabilmek için mutlaka diyetisyen-psikolog eşliğinde zayıflamak için yardım almalısınız.

Duygusal yemeyi bastırabilirsiniz

Duygusal açlığınızı bastırmak için;

  • Mutfağınızda sizi yoldan çıkaracak şeyleri kaldırın:  Örneğin, buzdolabınızda dondurma yoksa dondurma yemeyi tercih etmeyebilirsiniz.
  • Günlük tutun: Hangi duyguyla hangi besinleri yemek istediğinizi öğrenebilirsiniz. Böylece kendi duygularınız ve yiyecekler arasında ilişki kurabilir, farkındalığınızı artırabilirsiniz.
  • Dikkatinizi farklı alanlara çekin: Resim yapmak, dans etmek, açık havada kısa bir yürüyüşe çıkmak gibi.
  • Elinizin altında sağlıklı atıştırmalıklar bulundurun: Cips, çikolata yerine 1 avuç fındık, meyve yağsız patlamış mısır gibi.
  • Duygularınızı kontrol edin: Elinize 1 paket çikolata almadan önce 1 dakika düşünün.
  • Düzenli egzersiz yapın: Düzenli egzersiz yapmak mutluluk hormonu olarak bilinen endorfin ve seratonin hormonlarının salgılanmasını artırır.