GDO hakkında bilmeniz gerekenler
Geleneksel olarak üretilen ve tüketilen belli başlı tarımsal ürünlerden mısır, soya, kanola, pirinç ve pamuk bitkilerinin doğal olarak sahip olduğu genler, bu ürünlerin şeklini, rengini, dokusunu, tadını olduğu kadar besin değerini, dayanıklılığını ve verim gücünü de belirler. Bu ürünlerin besleyici değerlerinin zenginleştirilmesi, dış etkenlere dayanıklı olmaları ve daha yüksek verim alınması hedeflenerek bitkilerin belli özelliklerini belirleyen genetik yapılarında değişiklik yapılır. Bu tür bitkilere de “Genetiği Değiştirilmiş Organizma” denir.
GDO’lu olup olmadığını nasıl anlarız?
Uluslararası otoriteler tarafından onaylanmış bilimsel moleküler yöntemler kullanılarak gıdaların, genetiği değiştirilmiş organizma içerip içermediği anlaşılabilir. Genetiği değiştirilmiş olarak tanımlanan her ürün var olan uluslararası limitlere ve güvenlik kriterlerine uymalıdır. Tüketicinin ise içeriğinde GDO bulunan gıdaların etiketlerinde bilgi verilerek aydınlatılması gerekir. Bu bilgilendirme zararlı etkisinden ötürü bir uyarı değil, tüketicinin ne yediğini bilmesi için gereklidir. Ülkemizde, konu ile ilgili kesin bir karar henüz bulunmamaktadır. Bazı çevreler etikette “genetiği değiştirilmiş organizma içermemektedir” ibaresini zorunlu kılmaktadır. Bazıları ise etiket bilgileri, içerikte yer alan unsurları belirttiğinden, olmayan unsurların belirtilmesinin uygun olmayacağını savunur. Bir istisna olarak yalnızca İngiltere’de üretilen organik gıdaların etiketinde “genetiği değiştirilmiş organizma içermez” ibaresi bulunuyor.
Türkiye'de GDO düzenlemeleri
Ülkemizde tarımsal üretimde genetiği değiştirilmiş tohum kullanımı yasaktır. Nedeni de bu nitelikteki tohumların baskın üreme ve yayılma potansiyelleriyle kontrolsüz olarak çevreye yayılmaları ve Anadolu’nun zengin bitkisel biyoçeşitliliğini tehdit etme olasılığıdır. Gıda ve ürünü olarak ülkemize girişi ise, beyana tabi bulunur. Bir başka deyişle, ihracatçı firma, “genetiği değiştirilmiş organizma içermektedir” şeklinde bir bildirim yapmadıkça, girişi geri çevrilmez. Bu durumdan doğan sıkıntıları önlemek, biyoçeşitliliği korumak ve piyasadaki GDO’lu ürünlerin kontrolünü sağlamak amacı ile “Ulusal Biyogüvenlik Yasası” taslağı, konusunda uzman, politikacılara yol gösteren bilim adamlarının görüşleri doğrultusunda hazırlanmış ve görüşülmek üzere TBMM’ye gelmiştir. Yasa yürürlüğe girene kadar geçecek sürede yapılacak düzenleme ise bir yönetmelikle tanımlanmıştır. Bu yönetmelik sanılanın aksine tohum ve gıdaların girişine ve üretimine izin veren değil, kontrol edilmesi ve sınırlanmasını tanımlayan bir yönetmeliktir.
GDO'lu gıdaların tüketimi ile ilgili kısıtlamalar
Biyolojik açıdan risk analizleri yapılmış genetiği değiştirilmiş organizmalı ürünler, bazı ülkelerde hiçbir kısıtlama ve etiket uyarısı olmaksızın tüketilirken, Avrupa Birliği ülkelerinde tanımlanmış koşullar, genetik değişimler ve miktarları belirtilerek tüketime sunulur. Ülkelerdeki, uygulama farklarına rağmen olası olumsuz etkilerle ilgili bilimsel yaklaşımlar açısından fark bulunmamaktadır. Belirlenememiş yan etki ve zararlardan sakınmak için her ülkede konuya oldukça tedbirli yaklaşılıyor.