Daha iyi bir deneyim için konum izni vermelisiniz.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
İçindekiler

Hipoglisemi Nedir?

Hipoglisemi, bireyin kan şekerinin, yani glikoz seviyesinin normal değerlerinden daha düşük olması durumuna verilen isimdir. Glikoz insan vücudunun ihtiyaç duyduğu enerjinin asıl kaynağıdır.

Hipoglisemi genellikle diyabet tedavisi ile ilişkili olarak ortaya çıksa dahi, diğer daha nadir tıbbi durumlar ya da ilaçlar da şeker hastalığı görülmeyen bireylerde kan şekerinin düşmesine neden olabilir.

Kan şekeri seviyelerinin düştüğü hipoglisemi durumlarında, bireye acil müdahale edilmesi gereklidir. Normal şartlar altında ortalamada desilitre başına 70 miligram (mg / dL) veya litre başına 3, 9 milimol (mmol / L) seviyelerinin altında görülen bir açlık kan şekeri sonucu, hipoglisemi uyarısı olarak kabul edilmelidir. Ancak, bu rakamlar bireyden bireye farklılık göstermektedir. 

Hipogliseminin anlık tedavisi bireyin çok şeker içeren yiyecekler, içecekler veya ilaçlarla kan şekeri değerlerini hızla normale döndürme şeklinde gerçekleşir. Ancak uzun vadeli ve daha kalıcı tedavi süreci, öncelikle hipogliseminin nedeninin belirlenmesini ve bu nedenlerin tedavi edilmesini gerektirir.

Hipoglisemi Neden Olur ve Hipoglisemi Tipleri Nelerdir?

Hipoglisemi, bireyin kan şekeri seviyesi çok düştüğünde görülür. Kan şekeri değerinin düşmesinin birkaç nedeni vardır. Bunlardan en yaygın olanı, diyabet tedavisinde kullanılan ilaçların yan etkileridir.

Normal şartlar altında birey yemek yediğinde, bireyin sindirim sistemi ekmek, makarna, meyve, pirinç, sebze ve süt ürünleri gibi gıdalarda bulunan karbonhidratları aralarında glikozun da bulunduğu çeşitli şeker moleküllerine ayırır. 

İnsan vücudunun ana enerji kaynağı olan glikoz, hücrelere yakıt olarak pankreas tarafından salgılanan bir hormon olan insülin yardımıyla girer. Çeşitli sebeplerden dolayı vücudun üretebileceği fazla glikoz ise karaciğerde ve kaslarda glikojen şeklinde depolanır.

Uzun süre yemek yememekten dolayı kan şekeri seviyesi düşen bireylerin pankreasından gelen başka bir hormon, karaciğere depolanan glikojeni parçalaması ve glikozu kan dolaşımına bırakması için sinyal verir. Bu, kan şekerini birey tekrar normal bir şekilde beslenene kadar normal değer aralığında tutar. İnsan vücudu karaciğerde ve böbreklerde farklı süreçlerle de glikoz üretebilir. 

Hipoglisemi genel olarak iki tipe ayrılır. Bunlardan ilki diyabete bağlı hipoglisemi, ikincisi ise reaktif hipoglisemidir. Diyabeti olan bireyler ile olmayan bireylerde hipoglisemi görülmesinin farklı nedenleri olabilir. 

Diyabeti olan bireyler tip 1 diyabet durumunda yeterli insülin üretemeyebilir veya tip 2 diyabet durumunda bireyin vücudu üretilen insüline daha az tepki verebilir. Her iki durumda da bunun sonucu glikoz dolaşım sisteminde birikerek tehlikeli seviyelere ulaşabilir. Normal şartlar altında bu sorunu düzeltmek ve kan şekerini düşürmek için insülin veya başka ilaçlar kullanımı gerekli olabilir.

Ancak gereğinden çok fazla insülin veya diğer diyabet ilaçları kan şekeri seviyenin çok düşmesine neden olarak hipoglisemiye yol açabilir. Hipoglisemi, diyabet ilacı aldıktan sonra normalden daha az yemek yiyen veya normalde yaptığından daha fazla egzersiz yapan bireylerde de gözlemlenebilir. 

Diyabeti olmayan bireylerde hipoglisemi çok daha nadir görülür. Bu bireylerde hipogliseminin görülmesinin nedenleri arasında aşırı alkol tüketimi, bazı kritik hastalıklar, çeşitli ilaçların kullanımı, hormonal dengesizlikler, aşırı insülin tüketimi ve uzun süreli açlık sayılabilir. 

Yemek yemeden yoğun şekilde alkol tüketmek karaciğerin depolanan glikozu kan dolaşımına salmasını engelleyerek hipoglisemiye neden olabilir. Şiddetli hepatit veya siroz gibi ileri karaciğer hastalıkları hipoglisemiye neden olabilir.

Vücudunun ilaçları uygun şekilde atmasını engelleyen böbrek bozuklukları, bu ilaçların birikmesi nedeniyle glikoz seviyelerini etkileyebilir. Yanlışlıkla bir başkasının diyabet ilacını kullanmak ya da sıtma tedavisinde kullanılan kinin gibi bir ilacın özellikle böbrek yetmezliği olan bireyler ya da çocuklar tarafından kullanılması hipoglisemiye neden olabilir.

Böbrek üstü bezi veya hipofiz tümörü bozuklukları, glikoz üretimini düzenleyen anahtar hormonların eksikliğine neden olabilir. Büyüme hormonu eksikliği olan çocuklarda hipoglisemi gözlemlenebilir. Nadir görülen bir pankreas tümörü bireyin çok fazla insülin üretmesine neden olarak hipoglisemiye yol açabilir.

İnsülin üreten pankreas hücrelerinin büyümesi, aşırı insülin salınımına neden olarak hipoglisemiye yol açar. Anoreksiya nervoza gibi çeşitli yeme bozukluklarından kaynaklı uzun süreli açlık vücudun yeterli glikoz üretmesini engelleyebilir. 

Hipoglisemi genellikle uzun süreli açlık sonrasında ortaya çıkar. Ancak bazı vakalarda bireyin vücudu ihtiyacı olandan daha fazla insülin ürettiği için, şeker oranı yüksek besinlerin tüketildiği öğünlerden sonra hipoglisemi atakları gözlemlenebilir.

Reaktif hipoglisemi olarak adlandırılan bu tip hipoglisemi, özellikle mide baypas ameliyatı geçirmiş bireylerde gözlemlense dahi, bazı vakalarda bu ameliyatı olmayan kişilerde de ortaya görülebilir.

Hipoglisemi İle Ortaya Çıkabilecek Komplikasyonlar Nelerdir?

Hızlı bir şekilde tedavi edilmeyen hipoglisemi bilinç kaybı ya da titreme nöbetlerine yol açabilir veya ölüm ile sonuçlanabilir. 

Hipoglisemi bu doğrudan komplikasyonların yanı sıra baş dönmesi, düşme veya halsizlik nedeniyle motorlu taşıt kazaları, yaralanma ya da yaşlı bireylerde daha fazla demans riskine yol açabilir. 

Tekrarlayan hipoglisemi atakları, zaman içerisinde bireyin vücudunun hipoglisemi farkındalığını yitirmesine neden olabilir. Vücut ve beyin artık titreme veya düzensiz kalp atışları gibi düşük kan şekerini gösteren belirtileri üretmez. Bu aşamada daha ciddi ve hayatı tehdit eden hipoglisemi atağı riski artar.

Doktor, bireyin şeker hastalığı, tekrarlayan hipoglisemi atakları ve hipoglisemi farkındalığını yitirme durumunda, kullanılan tedavi yöntemini değiştirerek kan şekeri seviyesi hedeflerini yükseltebilir ve bireye kan şekeri farkındalık eğitimi önerebilir.

Şeker hastası bireyler için hipoglisemi atakları korkutucu ve rahatsız edici olabilir. Hipoglisemi korkusu, bireyin kan şekeri seviyenin çok düşmemesini sağlaması için daha az insülin kullanmasına neden olabilir. Bu da kontrolsüz diyabete yol açabilir. Bu sebeple diyabet ilaçlarının dozunda herhangi bir değişiklik yapmadan önce mutlaka doktora danışılmalıdır. 

Hipoglisemi Nasıl Önlenir?Diyabet hastaları doktor gözetimi altında geliştirdikleri diyabet yönetimi planını takip etmelidir. Beslenme, egzersiz, ya da ilaç programında yapılabilecek herhangi bir değişiklikliğin diyabet yönetimini ve düşük kan şekeri riskini nasıl etkileyebileceği konusunda doktora başvurmalıdır.

Birey her zaman yanında meyve suyu veya glikoz tabletleri gibi hızlı ve etkili bir karbonhidrat kaynağı bulundurmalıdır. Bu sayede düşen kan şekeri seviyesi tehlikeli aşamalara gelmeden önce yükseltilebilir.

Sürekli Glikoz Monitörü, yani CGM ya da CGMS, özellikle hipogliseminin farkında olmayan bireyler için etkili bir seçenektir. Sürekli Glikoz Monitörü derinin altına yerleştirilen ve bir alıcıya kan şekeri ölçümleri gönderebilen küçük bir alettir.

Bazı Sürekli Glikoz Monitörü modelleri kan şekeri seviyesinin çok düşmesi durumunda bir alarm ile uyarıda bulunabilir. Bu aletlerin entegre insülin pompası içeren modelleri de mevcuttur ve bunlar hipoglisemiyi önlemeye yardımcı olmak üzere kan şekeri seviyelerinin çok hızlı düştüğü zamanlarda insülin pompalanmasını durdurabilir.

Şeker hastalığı olmayan bireyler, tekrarlayan hipoglisemi atakları için, gün boyunca sık sık küçük öğünler yemelidir. Bu kan şekeri seviyesinin çok düşmesini önlemeye yardımcı olan, geçici bir önlemdir. Ancak hipogliseminin nedeninin belirlenmesi ve bu nedenin çözülmesi daha öncelikli ve doğru bir adımdır.

Hipoglisemi Belirtileri Ve Tipleri Nelerdir?

Normal şartlar altında kan şekeri seviyesinin çok düşmesinin belirtileri arasında dudak, dil ya da yanakta karıncalanma veya uyuşma, düzensiz veya hızlı kalp atışı, kaygı, sinirlilik, soluk ten, terlemek, titremek ve yorgunluk bulunur.

Birey hipoglisemi durumu şiddetlenip ağırlaştıkça akıl karışıklığından kaynaklı rutin görevleri tamamlayamama gibi anormal davranışlar, bilinç kaybı, bulanık görme gibi görsel rahatsızlıklar veya nöbetler gibi belirti ve semptomlar ile karşılaşabilir.

Hipoglisemi belirtileri gösteren ve şeker hastalığı olmayan bireyler ile, diyabeti olan ve hipoglisemisi şekerli yiyecek ya da içecek tüketmek gibi normal tedavilere yanıt vermeyen bireylerin bir an önce doktora başvurması gereklidir.

Buna ek olarak, şiddetli hipoglisemi semptomları olan veya bilincini kaybeden diyabetli veya hipoglisemi geçmişi olan biri için acil yardım uygulanması gereklidir.

Hipoglisemi Nasıl Teşhis Edilir?

Kan şekerini düşürmek için insülin veya başka bir diyabet ilacı kullanan ve hipoglisemi belirti veya semptomlarını gösteren bireyler kan şekeri seviyesi değerlerini bir kan şekeri ölçüm cihazı ile test etmelidir. Her birey için bu değer farklı olsa dahi, ortalamada 70 mg / dL'nin altında bir değer görüldüğünde uygun tedavinin uygulanması gereklidir. 

Hipoglisemiye neden olduğu bilinen ilaçları kullanmayan bireylerin ayrıca doktora başvurması zorunludur. Doktor öncelikle bir fizik muayene yapacak ve bireyin tıbbi geçmişini gözden geçirecektir. Bunun ardından bireyin belirti ve semptomlarını gözlemlemek isteyecektir.

Bu sebeple bireyin bir gece aç kalmasını isteyebilir. Bu sayede ortaya çıkacak olan düşük kan şekeri değerleri gözlemlenebilir. Bazı vakalarda bireyin hastane ortamında uzun süre aç kalması gerekebilir. Belirtileri yemekten sonra ortaya çıkan bireylerin glikoz seviyesinin yemekten sonra test edilmesi gerekebilir. Semptomlar görülürken kan şekeri değerinin ölçülmesi için laboratuvarda analiz edilmek üzere bir kan numunesi alınabilir. Kan şekeri değeri yükseldiğinde semptomların ortadan kalkıp kalkmadığı gözlemlenir. 

Hipoglisemi Nasıl Geçer ve Nasıl Tedavi Edilir?

Hipoglisemi semptomları olan bireylerin ilk aşamada acil tedavi için 15 ila 20 gram kadar hızlı etki gösterebilecek türden karbonhidrat içeren gıdaları tüketmesi gereklidir. Bu gıda türleri, kolayca vücut tarafından şekere dönüştürülebilen, protein veya yağ içermeyen şekerli gıdalardır. Glikoz tabletleri veya glikoz jeli, meyve suyu, normal alkolsüz içecekler, bal ve şekerli tatlılar bireye yardımcı olabilir. 

Bu tedavi aşamasından 15 dakika sonra kan şekeri seviyelerini tekrar kontrol etmek gereklidir. Eğer kan şekeri seviyeleri hala 70 mg / dL'nin ya da 3.9 mmol / L değerinin altında ise, 15 ila 20 gram daha hızlı etkili karbonhidrat yenilmeli ya da içilmelidir. Kan şekeri 70 mg / dL'nin üzerine çıkana kadar bu ölçüm ve şekerli gıda alımı adımları 15 dakikada bir tekrarlanmalıdır.

Bireyin kan şekeri değerleri normale döndükten sonra, bir şeyler atıştırmak veya yemek yemek, bu değerleri dengelemeye ve vücudunun glikojen depolarını yenilemeye yardımcı olabilir.

Hipoglisemi İçin Yaşam Tarzı Değişiklikleri Ve Evde Bakım

İyileşmek için bir başkasından yardıma ihtiyaç duyan, örneğin kendiliğinden yemek yiyemeyen, glukagon enjeksiyonuna veya intravenöz glikoza ihtiyacınız olan bireylerde şiddetli hipoglisemi görüldüğü kabul edilir.

Normal şartlarda insülin ile tedavi edilen şeker hastalarının acil durumlar için bir glukagon kitine sahip olmaları gerekir. Birey yakınlarına bu kiti nerede bulacaklarını ve acil bir durumda nasıl kullanacaklarını göstermelidir. Bilinci yerinde olmayan bireylere yiyecek veya içecek verilmemelidir. Glukagon kiti mevcut değilse veya nasıl kullanılacağı bilinmiyorsa, acil tıbbi yardım aranmalıdır.

Tekrarlayan hipoglisemiyi önlemek için altta yatan durumun tanımlaması ve tedavi edilmesi gereklidir. Hipogliseminin nedeni bir ilaçsa doktor muhtemelen ilacın değişmesini, kullanımının durdurulmasını veya dozun değişmesini önerecektir. Eğer durum pankreastaki bir tümörden kaynaklanıyorsa bu tümörün cerrahi olarak çıkarılması, durumu tedavi edebilir. Bazı vakalarda pankreasın kısmen alınması gerekebilir.

Tekrarlayan hipoglisemik ataklar yaşayan diyabetik bireyler ya da sebebi belirsiz bir şekilde kan şekeri seviyesi düşen bireylerin, durumu yönetmek için atması gereken adımları öğrenmek üzere mutlaka bir doktora başvurması gereklidir. Özellikle henüz diyabet teşhisi konulmamış bireylerin mutlaka doktordan bir randevu alması önerilir.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 11 Mayıs 2021 Salı Yayımlanma Tarihi: 2 Kasım 2020 Pazartesi

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI
İçindekiler