Daha iyi bir deneyim için konum izni vermelisiniz.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
Vitiligo, ciltte pigment kaybına yol açarak beyaz veya açık renkli lekelere neden olan kronik bir deri hastalığıdır. Melanin üretiminden sorumlu melanosit hücrelerinin zarar görmesi veya işlevlerini kaybetmesi sonucu ortaya çıkar. Bu durum, cilt yüzeyinde belirgin renk değişikliklerine yol açar. Vitiligo, yalnızca fiziksel bir durum olmasının ötesinde, özellikle cilt lekelerinin yüz, eller veya görünür bölgelerde oluşması nedeniyle estetik kaygılar ve psikolojik etkiler yaratabilir. Hastalık her yaş grubunda görülebilmekle birlikte genellikle 20’li yaşlarda başlama eğilimindedir ve kadınlar ile erkekler arasında görülme oranı benzerdir. Belirtileri, ciltte homojen olmayan beyaz veya soluk lekeler şeklinde kendini gösterir; bu lekeler zamanla genişleyebilir veya sabit kalabilir. Vitiligo, yalnızca cildi değil, bazen saçları, gözleri ve mukozal bölgeleri de etkileyebilir, bu da hastalığın yaygınlığını ve ciddiyetini artırabilir.
İçindekiler

Vitiligo Nedir?

Vitiligo ya da halk arasında bilinen adıyla alaca hastalığı , ciltte pigment kaybına yol açan bir rahatsızlıktır. Bu hastalık, cilde rengini veren melanin üretiminden sorumlu melanosit hücrelerinin hasar görmesi veya işlevini yitirmesi sonucunda ortaya çıkar. Sonuç olarak, ciltte beyaz lekeler oluşur (bu nedenle beyaz leke hastalığı olarak da alınır) ve bu lekeler genellikle vücudun farklı bölgelerinde simetrik olarak yayılabilir. Vitiligo her yaşta görülebilir, ancak genellikle 20 yaşından önce başlar. Ciltteki beyaz alanlar herhangi bir acı veya rahatsızlık yaratmaz, ancak görsel değişiklikler bazı kişilerde psikolojik etkiler yaratabilir.

Ciltte açık renkli beyaz yamalar şeklinde kendini gösteren vitiligo, cilt hastalıkları konusunda uzmanlaşan dermatoloji (cildiye) bölümü tarafından ele alınır. Melanin üreten hücrelerin kaybı nedeniyle oluşan bu durum, genellikle yüz, eller, koltuk altı ve diz gibi bölgelerde görülür. Vitiligo genetik yatkınlık, otoimmün hastalıklar veya stres gibi faktörlerle ilişkili olabilir. Tedavi sürecinde, cilt pigmentasyonunu dengelemeye yönelik topikal tedaviler, ışık terapisi ve gerekirse cerrahi yöntemler uygulanır. Uzman dermatologlar, bireye özel bir yaklaşım benimseyerek vitiligo belirtilerini hafifletmeyi ve hastaların yaşam kalitesini artırmayı hedefler.

Vitiligo Belirtileri Nelerdir?

Vitiligo, ciltteki pigment kaybıyla karakterize edilen bir hastalık olup, en belirgin belirtisi ciltte ortaya çıkan beyaz lekelerdir. Vitiligo hastalığında beyaz lekeler genellikle eller, yüz, koltuk altı, dizler, dirsekler ve genital bölgeler gibi vücudun farklı yerlerinde ortaya çıkar. Bu lekeler, pigment üreten hücrelerin zarar görmesi nedeniyle ciltte renk kaybına yol açar, bu yüzden normal deri tonlarından farklı olarak ciltte renk açılması meydana gelir. Başka bir deyişle deride renk değişikliği meydana gelir. Lekeler genellikle vücudun farklı bölgelerinde simetrik şekilde görülür ve zamanla genişleyebilir.

Vitiligo belirtileri şu şekilde sıralanabilir:

  • Deride açık renkli veya beyaz lekeler oluşması.
  • Lekelerin zamanla genişlemesi veya yayılması.
  • Saç, kaş, kirpik veya sakalda beyazlama.
  • Göz çevresi, ağız, burun veya genital bölgede renk kaybı.
  • Ellerde, ayaklarda, dirseklerde ve dizlerde daha belirgin lekeler.
  • Ciltte pigment kaybına bağlı düzensiz ton farkları.
  • Güneşe maruz kalan bölgelerde lekelerin belirginleşmesi.
  • Nadiren, göz renginde değişiklik (iriste pigment kaybı).

Çocuklarda vitiligo da benzer şekilde genellikle eller, yüz, dizler ve dirsekler gibi bölgelerde beyaz lekelerin ortaya çıkmasıyla kendini gösterir. Bu durum, pigment üreten hücrelerin hasar görmesiyle ciltte renk kaybına yol açar. Vitiligo, çocuklarda genellikle ağrısızdır ve erken teşhisle tedavi yönetiminin kolaylaşması mümkündür.

Vitiligo Neden Olur?

Vitiligonun kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte otoimmün sorunlar, genetik yatkınlık ve çevresel etkenlerin hastalığın gelişiminde önemli rol oynadığı düşünülmektedir; otoimmün teoriye göre bağışıklık sistemi, ciltte pigment üreten melanosit hücrelerine saldırarak bu hücrelerin yok olmasına ve melanin üretiminin durmasına neden olur, bu da ciltte pigment kaybı oluşturur. Genetik yatkınlık da etkili bir faktör olup, aile bireylerinde vitiligo geçmişi olan kişilerde hastalığın görülme olasılığı daha yüksektir. Ayrıca stres, güneş yanıkları ve kimyasal maddelere maruz kalma gibi çevresel faktörler de vitiligonun tetiklenmesinde rol oynayabilir.

Vitiligo Olmayan Beyaz Lekeler Nedir?

Vitiligo ile karıştırılabilen, ancak vitiligo olmayan deri hastalıklarında da beyaz lekeler ciltte farklı nedenlerle ortaya çıkabilir. Bu beyaz lekeler çeşitli cilt rahatsızlıklarından veya dış etkenlerden kaynaklanabilir. Vitiligodan farklı olarak, bu lekeler genellikle melanin üretimiyle doğrudan ilgili değildir ve farklı tedavi yöntemleri gerektirebilir.

Bir örnek olarak, pityriasis alba, özellikle çocuklarda ve gençlerde sık görülen bir cilt rahatsızlığıdır. Bu durumda, ciltte soluk, hafif pul pul dökülen beyaz lekeler oluşur. Genellikle yüz, boyun ve kollar gibi güneşe maruz kalan bölgelerde ortaya çıkar. Pityriasis alba'nın nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte, egzama ile bağlantılı olabileceği düşünülmektedir. Bu lekeler genellikle kendiliğinden iyileşir ve ciddi bir sorun teşkil etmez.

Bir diğer yaygın durum, tinea versicolor olarak bilinen bir mantar enfeksiyonudur. Bu durumda, ciltte küçük, dairesel beyaz veya açık renkli lekeler oluşur. Tinea versicolor, cildin üst katmanındaki doğal mantarın aşırı çoğalması sonucu ortaya çıkar. Güneşe maruz kaldıkça bu lekeler belirginleşir ve cildin geri kalan kısmına kıyasla daha soluk görünür. Antifungal ilaçlarla tedavi edilebilir ve genellikle bulaşıcı değildir.

Hipopigmentasyon adı verilen bir durum da ciltte beyaz lekelere yol açabilir. Bu durum genellikle cildin travma, iltihaplanma veya yanıklar sonrasında iyileşmesiyle ortaya çıkar. Yaralanma bölgesinde melanin üretimi azaldığı için ciltte geçici beyaz alanlar kalabilir. Bu tip beyaz lekeler zamanla iyileşebilir veya kalıcı olabilir.

Sedef hastalığında ise genellikle kırmızı ve pullu lezyonlar görülür, ancak bu bölgelerdeki cilt iyileştikçe beyaz lekeler de oluşabilir. Bu lekeler, cildin pigment üretimindeki geçici bir bozulmadan kaynaklanabilir.

Ayrıca, güneş lekeleri veya uzun süre güneşe maruz kalma sonucunda oluşan beyaz lekeler de vitiligo ile karıştırılabilir. Bu lekeler genellikle cildin belirli bölgelerinde melanin hücrelerinin hasar görmesiyle ortaya çıkar ve özellikle yaşlı kişilerde daha yaygındır.

Vitiligo Nasıl Başlar?

Vitiligo genellikle ciltte küçük beyaz lekelerle başlar. Bu lekeler başlangıçta hafif bir renk açılması şeklinde fark edilebilir, zamanla ise daha belirgin hale gelir ve genişleyebilir. Vitiligo genellikle yavaş ilerler, ancak bazı kişilerde hızlı bir şekilde de yayılabilir. Lekeler başlangıçta sınırlı kalabilir ve belirli bir bölgede durabilir, ancak zamanla vücudun diğer alanlarına yayılabilir. Beyaz lekeler cilt yüzeyinde belirgin hale geldikçe, kişi bu durumla daha fazla karşılaşmaya başlar.

Vitiligo İlk Nerede Başlar?

Vitiligonun ilk olarak nerede başladığı kişiden kişiye değişiklik gösterebilir, ancak genellikle yüz, eller, ayaklar, dirsekler, dizler ve genital bölgelerde ortaya çıkar. Bu bölgeler, vücudun sıkça maruz kaldığı yerler olduğundan, ciltteki pigment kaybı bu alanlarda daha belirgin olabilir. Özellikle güneşe maruz kalan bölgelerde vitiligo belirtileri daha erken fark edilebilir. Bununla birlikte, vitiligo vücudun herhangi bir bölgesinde başlayabilir ve simetrik şekilde yayılabilir.

Hastalığın ilk belirtilerini fark eden kişilerin, erken teşhis ve uygun tedavi için dermatologlara başvurması önemlidir.

Vitiligo Tanısı ve Uygulanan Testler

Vitiligo tanısı genellikle hastanın tıbbi geçmişi, ciltteki beyaz lezyonların görünümü ve dermatolojik muayene ile konur; tanıyı kesinleştirmek için ultraviyole (Wood) lambasıyla inceleme yapılabilir ve gerektiğinde cilt biyopsisi, kan testleri veya otoimmün hastalıkların varlığını değerlendirmek için ek tetkikler uygulanabilir.

Vitiligo tanısında uygulanan testler şunlardır:

  • Fiziksel muayene : Deri lezyonlarının dağılımı, şekli ve rengine bakılarak tanı değerlendirilir.
  • Wood lambası incelemesi : UV ışığı kullanılarak ciltteki pigment kaybı detaylı şekilde incelenir.
  • Deri biyopsisi : Cilt hücrelerindeki melanositlerin durumu değerlendirilir.
  • Kan testleri : Otoimmün hastalıklar, tiroid fonksiyon bozuklukları ve vitamin eksikliklerini değerlendirmek için kullanılır.
  • Otoimmün panel : Bağışıklık sistemiyle ilgili rahatsızlıkların varlığını tespit etmek için yapılır.
  • Genetik testler : Ailevi yatkınlık durumunu değerlendirmek için kullanılır.

Vitiligo Tedavi Seçenekleri

Vitiligo tedavisi, ciltte kaybolan pigmentin geri kazanılmasına yönelik farklı leke tedavisi yöntemler içerir. Ancak vitiligo tamamen geçebilen bir hastalık değildir; tedavinin amacı, cilt rengini dengelemek, hastalığın yayılmasını durdurmak ve beyaz lekeleri azaltmaktır. Tedavi süreci kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve sonuçlar her hastada aynı olmayabilir. Vitiligo tedavisinde yaygın olarak kullanılan yöntemler şunlardır:

  1. Topikal Tedaviler : Vitiligo tedavisinde sıklıkla kullanılan topikal kremler, cildin pigment üretimini artırmaya ve iltihaplanmayı azaltmaya yardımcı olabilir. Kortikosteroid kremler, vitiligonun erken evrelerinde beyaz lekeleri küçültmek için reçete edilebilir. Bununla birlikte, bu tür kremler uzun süreli kullanımlarda ciltte incelme veya tahrişe neden olabileceğinden dikkatli kullanılmalıdır. Ayrıca, bağışıklık düzenleyici kremler (topikal kalsinörin inhibitörleri) de kullanılabilir, bu kremler özellikle yüz ve boyun gibi hassas bölgelerde tercih edilir.
  2. Işık Terapisi (Fototerapi) : UVB ışık tedavisi, vitiligo tedavisinde yaygın olarak kullanılan bir yöntemdir. Bu tedavi, cilde ultraviyole ışık uygulanarak pigment üreten hücrelerin uyarılmasını sağlar. UVB ışık tedavisi, özellikle geniş yayılımlı vitiligo vakalarında etkili olabilir. Fototerapi haftada birkaç kez uygulanabilir ve birkaç ay sürebilir. Tedavi süresince, cildin korunması ve yan etkilerin önlenmesi amacıyla doktor kontrolü altında olmak önemlidir.
  3. PUVA Tedavisi : Psoralen adı verilen bir madde ile kombinlenen UVA ışık tedavisi de vitiligonun bazı vakalarında kullanılabilir. Psoralen, ciltteki hücrelerin UV ışığına duyarlılığını artırır ve pigment üretimini uyarır. PUVA tedavisi daha ciddi vakalarda tercih edilse de, bazı yan etkiler (örneğin güneş yanığı benzeri reaksiyonlar) meydana gelebileceği için dikkatli uygulanmalıdır.
  4. Cerrahi Müdahaleler : Vitiligo yaygın ve tedavilere dirençli olduğunda, cerrahi müdahale bir seçenek olabilir. Cilt greftleme, sağlıklı pigmentli cilt bölgelerinden alınan küçük cilt parçalarının vitiligo olan bölgelere nakledilmesi işlemidir. Bir başka cerrahi yöntem ise blister greftlemedir; bu yöntemle kabarcıklar oluşturulur ve pigmentli alanlardan alınan kabarcıklar, beyaz alanlara aktarılır. Cerrahi işlemler genellikle küçük alanlarda uygulanır ve estetik sonuçlar elde etmek amacıyla tercih edilir.
  5. Depigmentasyon Tedavisi : Eğer vitiligo vücudun büyük bir bölümünü kaplıyorsa ve lekeler tedaviye yanıt vermiyorsa, cildin geri kalan kısmını beyazlatmayı amaçlayan depigmentasyon tedavisi düşünülebilir. Bu tedavi, cilt rengini eşitleyerek tek renk bir görünüm sağlar, ancak bu işlem kalıcıdır ve tedavi edilen bölgenin yeniden pigment kazanması zordur.
  6. Psikolojik Destek : Vitiligo, fiziksel bir sağlık sorunu yaratmasa da, kişilerde özgüven kaybı, sosyal kaygı ve depresyon gibi psikolojik sorunlara neden olabilir. Bu nedenle psikolojik destek ve danışmanlık, tedavi sürecinde önemli bir rol oynar. Vitiligo ile yaşamayı öğrenmek, kişinin ruh sağlığını korumasına yardımcı olabilir.

Tedaviye ek olarak, güneşten korunmak vitiligo hastaları için oldukça önemlidir. Güneş ışınlarına doğrudan maruz kalmak, pigment kaybını artırabilir ve lekeleri daha belirgin hale getirebilir. Güneş koruyucu kullanmak ve güneşe çıkarken koruyucu giysiler giymek cildin korunmasına yardımcı olur. Vitiligonun tamamen ortadan kalkması garanti edilmez, ancak erken teşhis ve uygun tedavi ile lekelerin yayılması yavaşlatılabilir ve cilt görünümünde iyileşme sağlanabilir.

Vitiligo tedavisi zorlayıcı olabilir, çünkü melanin üretiminin tamamen geri kazanılması her zaman mümkün değildir. Bununla birlikte, cilt rengini dengelemeye yardımcı olabilecek bazı tedavi yöntemleri mevcuttur. Topikal kremler, ışık terapisi ve cerrahi müdahaleler, tedavi seçenekleri arasında yer alır. Ancak tedavi süreci kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve her hastada aynı sonuçlar elde edilemeyebilir. Vitiligo, fiziksel bir sağlık sorunu yaratmasa da, kişilerin özgüvenini etkileyebilir. Bu nedenle psikolojik destek, hastalığın yönetiminde önemli bir rol oynar.

Vitiligo Tedavisinde Dikkat Edilmesi Gerekenler Nelerdir?

Vitiligo tedavisinde dikkat edilmesi gereken en önemli unsurlardan biri, erken teşhis ve tedaviye başlamaktır. Vitiligo, genellikle ilerleyen bir hastalık olduğundan, ilk belirtiler fark edildiğinde dermatoloğa başvurmak lekelerin yayılmasını yavaşlatabilir ve cilt renginin geri kazanılmasına yardımcı olabilir. Tedaviye erken dönemde başlandığında, cildin pigment üretimini uyaran yöntemler daha etkili sonuçlar verebilir. Bu süreçte, sabırlı olmak ve tedavi sürecine düzenli devam etmek de büyük önem taşır. Tedavinin sonuçları zaman alabilir, bu nedenle hastaların tedavi programına sadık kalmaları gerekmektedir.

Güneşten korunma, vitiligo tedavisinde ve cilt sağlığının korunmasında kritik bir rol oynar. Vitiligo hastalarının cildi, pigment eksikliği nedeniyle güneşe karşı daha savunmasızdır. Güneş ışınları ciltte yanıklara yol açabilir ve beyaz lekeleri daha belirgin hale getirebilir. Bu nedenle, yüksek faktörlü güneş koruyucu kremler kullanmak, güneşe maruz kalmaktan kaçınmak ve şapka gibi koruyucu giysiler giymek önemlidir. Bu şekilde cilt, zararlı UV ışınlarından korunarak tedavi süreci desteklenir ve yeni lekelerin oluşumu engellenebilir.

Cilt bakımına özen göstermek, tedavi sürecinin önemli bir parçasıdır. Vitiligo olan cilt bölgeleri hassas olduğundan, bu alanların tahrişten korunması gerekir. Cildi nemlendirmek, kimyasal içeriği yüksek kozmetik ürünlerden kaçınmak ve sert sabunlar kullanmamak cildin sağlığını korur. Ayrıca, ciltte travmaya yol açabilecek etkenlerden kaçınmak, hastalığın ilerlemesini önlemeye yardımcı olabilir. Cilt sağlığını destekleyen bu önlemler, tedavi sürecinde olumlu sonuçlar alınmasını sağlar.

Stres, vitiligo üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir. Duygusal veya fiziksel stres, bağışıklık sistemi üzerinde baskı yaratarak hastalığın yayılmasını tetikleyebilir. Bu nedenle, stres yönetimi tekniklerini öğrenmek ve düzenli olarak uygulamak vitiligonun kontrol altına alınmasında faydalıdır. Rahatlama egzersizleri, meditasyon veya yoga gibi aktiviteler, vücut üzerindeki stresi azaltabilir. Ayrıca, profesyonel destek almak da bu süreçte kişinin duygusal sağlığını korumasına yardımcı olur.

Tedavi sırasında doktorun tavsiyelerine tam olarak uymak çok önemlidir. Vitiligo tedavisinde kullanılan ilaçlar ve tedavi yöntemleri bazı yan etkilere yol açabilir. Özellikle kortikosteroid kremler veya ışık tedavisi gibi yöntemlerde, doktorun belirlediği süre ve dozajlara dikkat edilmesi gerekir. Yan etkilerin önlenmesi ve cildin zarar görmemesi için tedavi sürecinde doktorla sürekli iletişimde olmak faydalıdır. Tedaviye yanıt ve ciltteki değişimler dikkatle izlenmeli, gerekli durumlarda tedavi planı yeniden gözden geçirilmelidir.

Sağlıklı bir yaşam tarzı benimsemek de tedavi sürecini destekleyebilir. Dengeli bir beslenme programı, bağışıklık sistemini güçlendiren antioksidanlar açısından zengin olmalıdır. Sigara ve alkol tüketiminden kaçınmak, cilt sağlığını ve genel sağlık durumunu olumlu yönde etkileyebilir. Vitiligo, fiziksel etkilerinin yanı sıra psikolojik zorluklar da yaratabileceğinden, psikolojik destek almak ve gerekirse uzmanlardan yardım istemek kişinin bu hastalıkla başa çıkmasını kolaylaştırabilir.

Vitiligo’nun Sosyal Yaşama Etkileri

Vitiligo, ciltte beyaz lekelerin belirgin hale gelmesiyle kişilerin dış görünümünde değişikliklere yol açar ve bu durum sosyal yaşam üzerinde çeşitli etkiler yaratabilir. Bu etkiler, genellikle bireyin görünümü hakkında toplumun algılarıyla ilişkilidir. Vitiligo hastaları, özellikle belirgin bölgelerdeki lekeler nedeniyle dışlanma, meraklı bakışlarla karşılaşma ya da yanlış anlaşılma gibi durumlarla karşılaşabilirler. Toplumdaki bu tepkiler, kişinin özgüvenini etkileyebilir ve sosyal kaygıya yol açabilir. Kişiler, dış görünüşlerindeki farklılıklar nedeniyle sosyal etkinliklere katılmaktan çekinebilir veya sosyal çevrelerinde kendilerini rahatsız hissedebilirler.

Vitiligonun psikolojik etkileri de sosyal yaşama doğrudan yansır. Ciltteki değişiklikler, bireylerde düşük özgüven, utanç, depresyon ve anksiyete gibi duygusal sorunlara neden olabilir. Özellikle yüz gibi görünür bölgelerde vitiligo olan kişiler, hastalığın kendilerini tanımlayan bir özellik haline gelmesinden endişe duyabilirler. Bu durum, bireylerin sosyal ilişkilerini sınırlamasına, kendilerini geri çekmesine ve sosyal izolasyon yaşamasına yol açabilir. Vitiligo, bulaşıcı bir hastalık olmamasına rağmen, bazı insanlar bu hastalığı yanlış anlayarak mesafeli davranabilir ve bu da hastaların sosyal yaşamını daha da zorlaştırabilir.

Vitiligo ile yaşamanın sosyal zorlukları, bireyler için iş ve eğitim gibi alanlarda da sorunlar yaratabilir. Görünüşe dayalı önyargılar, iş başvurularında veya sosyal ortamlarda olumsuz algılara neden olabilir. Vitiligo hastalarının dış görünüşleri nedeniyle ayrımcılığa uğraması, profesyonel ve kişisel başarılarını etkileyebilir. Özellikle görünüşün önemli olduğu sektörlerde, bireyler kendilerini yetersiz veya güvensiz hissedebilirler. Bu durum, kariyer hedeflerini sınırlandırabilir ya da kişilerin iş hayatındaki performansını olumsuz yönde etkileyebilir.

Ancak vitiligo ile başa çıkma sürecinde psikolojik destek almak ve kendini kabul etme sürecini hızlandırmak, hastaların sosyal yaşamlarına daha olumlu bir şekilde devam etmelerini sağlayabilir. Destek gruplarına katılmak, aynı durumu yaşayan diğer insanlarla deneyim paylaşmak ve hastalık hakkında bilgi sahibi olmak, bireylerin hastalığı daha iyi yönetmelerine yardımcı olabilir. Ayrıca, toplumsal farkındalığın artması ve vitiligo hakkında bilgilendirme yapılması, hastaların karşılaştığı sosyal sorunları hafifletebilir. Vitiligonun bireylerin değeri ve yetenekleri üzerinde bir etkisi olmadığını vurgulayan bir anlayışın yaygınlaşması, hastaların sosyal yaşamlarını daha sağlıklı ve özgüvenli bir şekilde sürdürmelerine katkı sağlayabilir.

Vitiligo Hakkında Sıkça Sorulan Sorular

Vitiligo nasıl anlaşılır?

Vitiligo genellikle ciltte beyaz lekelerle anlaşılır. Cilt üzerindeki bu renk kaybı, pigment hücrelerinin yok olmasından kaynaklanır ve genellikle belirgin sınırlara sahip düzensiz lekeler şeklinde görülür. Lekeler, vücudun farklı bölgelerinde simetrik veya asimetrik olarak ortaya çıkabilir.

Vitiligo bulaşıcı mıdır?

Vitiligo bulaşıcı bir hastalık değildir. Ciltteki renk değişimi bağışıklık sistemi ile ilgili bir durumdan kaynaklanır ve kişiden kişiye temas yoluyla geçmez.

Vitiligo ilerleyen bir hastalık mıdır?

Vitiligo genellikle ilerleyen bir hastalıktır. Ciltteki beyaz lekeler zamanla genişleyebilir ve vücudun farklı bölgelerine yayılabilir, ancak ilerleme hızı kişiden kişiye farklılık gösterebilir.

Vitiligo çocuklarda görülür mü?

Vitiligo çocuklarda da görülebilir. Çocuklarda vitiligo genellikle erken yaşlarda ortaya çıkabilir ve ciltte beyaz lekeler şeklinde kendini gösterir. Hastalığın başlangıç yaşı değişiklik gösterebilir.

Vitiligonun cerrahi tedavisi var mı?

Vitiligonun cerrahi tedavisi mümkündür. Cerrahi tedavi yöntemleri arasında cilt greftleri veya pigment hücrelerinin nakli gibi prosedürler yer alır, ancak bu tedaviler her hasta için uygun olmayabilir ve yaygın olarak kullanılmaz.

Bebeklerde vitiligo tedavisi nasıl yapılır?

Bebeklerde vitiligo tedavisi genellikle hassas bir yaklaşımla yapılır. Çoğu durumda tedaviye hemen başlanmaz ve lezyonlar takip edilir. İlaç tedavisi veya ışık tedavisi gibi yöntemler kullanılabilir, ancak tedavi seçenekleri bebeğin yaşı ve vitiligonun yaygınlığına bağlı olarak dikkatlice seçilir.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 5 Aralık 2024 Perşembe Yayımlanma Tarihi: 16 Eylül 2024 Pazartesi

Tıbbi Birimler

Bize Ulaşın

Bilgi talepleriniz için aşağıdaki formu doldurabilirsiniz.

Acıbadem Sağlık Grubu olarak size daha iyi ve kaliteli bir hizmet sunabilmemiz için istek, öneri, teşekkür ve şikayetlerinizi aşağıdaki formu doldurarak ya da 444 55 44 numaralı telefondan tarafımıza ulaşarak bildirebilirsiniz.

Devamı
Devamı
Güvenlik Kodu

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI
İçindekiler
Size ulaşmamızı ister misiniz?