Daha iyi bir deneyim için konum izni vermelisiniz.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
İçindekiler

HIV (Human Immunodeficiency Virus / İnsan Bağışıklık Yetmezliği Virüsü), kan ve korunmasız cinsel temas yoluyla bulaşan ve vücudun çeşitli dokularına yerleşebilen, ancak esas etkilerini bağışıklık sistemi üzerinde gösteren bir virüstür.

HIV, temel olarak CD4+ T lenfositi (kısaca CD4 hücresi) adlı beyaz kan hücrelerini yok ederek bağışıklık sistemini baskılar ve vücudu enfeksiyonlara karşı savunmasız bırakır. Bunun sonucunda normal koşullarda tedavi edilebilen verem, ishal, menenjit, zatürre gibi hastalıklar vücuda ciddi zararlar verir, bazı durumlarda ise kanserler görülebilmektedir.

Günümüzde HIV için geliştirilen ilaçlar virüsün vücutta çoğalmasını ve bağışıklığı baskılayıcı etkisini önleyerek, HIV pozitif kişilerin uzun ve sağlıklı bir yaşam sürmesini sağlamaktadır. Bunun için tedaviye erken başlanması ve doktor kontrolünde düzenli olarak devam edilmesi önemlidir.

AIDS Nedir?

AIDS, Acquired Immune Deficiency Syndrome’un (Kazanılmış Bağışıklık Yetersizliği Sendromu) kısaltmasıdır.  HIV virüsünün neden olduğu AIDS, bağışıklık sisteminin enfeksiyonlara ve kanserlere karşı savunmasız olduğu evredir ve yaşamı tehdit eder. Yanlış bilinenlerin aksine, HIV pozitif olan her kişide AIDS oluşmamaktadır.

HIV virüsüne karşı geliştirilen Antiretroviral ilaçlar sayesinde bağışıklık sistemi hasar ciddi görmeden enfeksiyonlara karşı savaşabilir, yani vücut direnci düşmez. HIV bulaştıktan sonra ilaç tedavisine ek olarak kişinin yaşam koşullarına ve vücut direncine göre AIDS oluşmayabileceği gibi, 5-15 yıl ya da daha sorasında oluşma ihtimali de vardır. 

Dünyada ve Türkiye’de HIV Görülme Sıklığı HIV günümüzde tüm dünyada yaygın olan bulaşıcı bir enfeksiyondur. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre dünyada 37 milyon kişi HIV virüsü taşıyor. HIV pozitif kişilerin yüzde 60’ı antiretroviral tedavi almaktadır. 

Ülkemizde ise HIV hakkında farkındalığın ve test imkanlarının artmasıyla birlikte, tanı koyulan kişi sayısında artış gözleniyor. Buna karşın Türkiye, AIDS’in sık görülmediği ülkeler arasında değerlendiriliyor. Sağlık Bakanlığı'nın 1985-2018 yılları arasında yaptığı araştırmaya göre,

Türkiye'de HIV taşıyıcısı kişi sayısı 18, 557 kişidir ve 1736 AIDS vakası mevcuttur. Vakaların en fazla görüldüğü yaş grubu 30-34 ve 25-29 yaş grubudur.

Bulaşma yoluna göre dağılımına bakıldığında, vakaların % 49, 6’ının cinsel yolla bulaşmakta olduğu, cinsel yolla bulaştığı bildirilen bu vakaların % 71’inin bulaşma yolunun heteroseksüel cinsel ilişki olduğu görülmektedir.

2018 yılında HIV pozitif tanısı alan kişi sayısı 2199'dur ve bu kişilerin yüzde 83'ü erkektir. Tanı alan kişilerden 25-29 yaş arası olanlar diğer yaş gruplarına göre fazladır. Yıllar bazında HIV görülme trendinde artış gözlemlenmektedir.

Erken Tanının Önemi

Birçok hastalıkta olduğu gibi erken tanı ve buna bağlı olarak erken tedavi, HIV enfeksiyonunun tedavisinde ve seyrinde önemlidir. Erken tanı yaşam beklentisini uzatmanın yanı sıra, bulaşma oranlarını da düşürmektedir.  

Korunmasız cinsel ilişkide bulunanlar, HIV pozitif kanın temas edebileceği cinsel temas ya da açık deriye temasta bulunanlar, steril olmayan iğne, delici alet kullananlar mutlaka HIV testi olmalıdır.

Testin doğru sonuç vermesi için kanda antikorların oluşması gerekir, bu nedenle HIV testi, virüsle temastan itibaren 4-6 hafta sonra en doğru sonuçları vermektedir.

Ülkemizde HIV testi kişinin gizliliği tamamen gözetilerek yapılmaktadır. HIV/AIDS sebebiyle sağlık kuruluşlarına başvuran, tedavi ve testlerini yaptıran hastaların veya yeni tespit edilen HIV pozitif kişilerin kimliği ile ilgili bilgiler kodlanarak bildirilir. 

Kişide HIV virüsü pozitifse Sağlık Bakanlığı’na bildirim zorunludur ancak yine yukarıda bahsedilen kurallar gözetilerek yapılmaktadır. HIV pozitif kişilerin tedavisinde, kişilerin kendileri ve yakınları için psiko-sosyal destek önemlidir.

Ülkemizde HIV pozitif kişiler ve yakınları için sosyal ve hukuksal destek verecek birçok dernek mevcuttur. HIV testi evlilik öncesi zorunlu testler arasındadır ancak HIV pozitiflik olmak evlenmeye engel değildir.

Bulaşma Yolları

HIV insandan insana bulaşmaktadır.  Virüs, HIV-pozitif bireylerin kan, sperm, vajina salgısı ve anne sütünde bulunur. Hem kadın, hem de erkekten bulaşabilir.

HIV’nin bulaşma yolları şunlardır:

Cinsel Temas

Dünyada HIV enfeksiyonunun yüzde 80-85’i korunmasız cinsel ilişki ile bulaşmaktadır. Kanın, spermin veya vajinal sıvının penis, vajina, anüs mukozasına ya da ağızda ve derideki zedelenmiş doku, kesik ve çatlaklara temasıyla bulaşır. Virüs erkekten kadına, kadından erkeğe, erkekten erkeğe, kadından kadına cinsel yolla geçebilir.  HIV vajinal, oral ve anal cinsel temasla bulaşabilir. Bulaşma için HIV pozitif kişi ile yapılan tek korunmasız cinsel temas yeterlidir. Korunmasız cinsel ilişki sayısı arttıkça bulaşma riski de artar.

Kan Ürünleri  

HIV,    kanda daha yoğun oranda bulunur. HIV pozitif kişilerden alınmış kan ve kan ürünleri ile virüsü bulaşabilir. Olası durumlar şunlardır:

HIV pozitif kişinin kanının diğer kişinin kanına teması ile,

Test edilmemiş kanın nakli ile,

  • HIV virüsü taşıyan organ, doku ve sperm transferi ile,
  • Kullanılmış ve dezenfekte edilmemiş şırınga, iğne, cerrahi aletler, diş hekimliği aletleri, kesici ve delici aletler (jilet, makas), dövme aletleri ve akupunktur iğneleri ile,
  • Damar yoluyla (virüsle enfekte olmuş bir şırınganın damara girmesi, ortak şırıngayla damar içi uyuşturucu madde kullanımı vb.)
  • HIV-pozitif erkek ve kadının cinsel organlarındaki kanamaların veya âdet kanının penise,
  • vajinaya veya ağza temas etmesiyle de bulaşma olabilir.
  • 1985’dan beri dünyada 1987’den itibaren de Türkiye’de tüm kan ve kan ürünlerine HIV açısından taranmaktadır. Ayıca kan bağışçıları da test edilmektedir. Bu nedenle kan yoluyla bulaşma çok nadirdir.
Anneden Bebeğe Bulaşma

Gebelik sırasında HIV virüsü taşıyıcısı olan anne, hamilelik süresince, doğum sırasında ve doğum sonrası dönemde bebeğe virüsü geçirebilir. Emzirme döneminde ise bu virüs, yaklaşık yüzde 20-30 oranında anneden bebeğe geçebilir.

Doğumun mutlaka sezaryen yapılması ve annenin doğum sonrası emzirmemesi önemlidir. HIV pozitif tedavisine, annede gebeliğinin son üç ayında, bebekte ise doğumdan sonra başlanır.  Anneden bebeğe (yatay geçiş) yüzde 35 oranında geçtiği için önlem alınması çok önemlidir. 

HIV Şu Durumlarda Bulaşmaz
  • Aynı sosyal ortamda, odada, okulda, iş yerinde bulunma
  • Aynı havayı soluma,   
  • Hapşırma, öksürük
  • Tükürük, gözyaşı, ter, idrar, dışkı gibi vücut çıktıları
  • Tokalaşma, sosyal öpüşme, el ele tutuşma, sarılma, deriye dokunma, okşama, kucaklama, öpme
  • Sağlam deriye kan teması
  • Aynı kaptan yemek yeme, aynı bardaktan içecek tüketme, ortak çatal, kaşık, bardak, tabak, telefon kullanma 
  • Aynı tuvaleti, duş ve musluğu kullanma 
  • Aynı yüzme havuzunda yüzmek, deniz, sauna, hamam gibi ortak alanları kullanma ve ortak kullanılan havlular
  • Sivrisinek ve benzeri böcek sokması, hayvan ısırması. Kedi, köpek gibi hayvanlarla yaşamak.  

HIV konusundaki yanlış inanışlar ve önyargılar geçmişte HIV pozitif kişilerin hayatını zorlaştırıp sosyal hayat ve iş hayata katılımını engellerken, günümüzde HIV konusunda yapılan bilinçlendirme çalışmaları bu önyargıların azalması sağlanmıştır.

HIV Akut Enfeksiyon Dönemi ve AIDS Belirtileri Nelerdir?

Akut enfeksiyon dönemi, virüsün vücuda girmesinden sonraki ilk birkaç haftada kişide hiçbir belirti olmayacağı gibi ilk 2-4 haftada ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı ve döküntü belirtileri ile seyreden grip benzeri şikayetler görülebilir. HIV’in en bulaşıcı olduğu dönem bu dönemdir.

Yaygın Görülen Belirtiler Şunlardır:
  • Ateş
  • Boğaz ağrısı ve boğazda iltihaplanma
  • Baş ağrısı
  • Lenf bezlerinde büyüme
  • Vücutta döküntü (genellikle yüz ve gövdede, daha nadiren avuç içlerinde ve ayak tabanlarında 5-10 mm çaplı kızarıklıklar ve kabarcıklar) - Dermatit
  • Ağızda, yemek borusunda ve genital organlarda yaralar,
  • Kas ve eklem ağrısı,
  • Bir aydan fazla süren ve tedavi edilmeyen ishal,
  • Baş ağrısı,  
  • Bulantı ve kusma.

Tedaviye başlanmadığında iki aydan kısa zamanda 7-10 kg kilo kaybı görülebilir.

Sessiz - Belirtisiz Dönem (AIDS)

Birkaç hafta süren akut dönemden sonra HIV taşıyıcıları herhangi bir belirti olmadan ortalama 8-10 yıl kadar sağlıklı olarak yaşamlarını sürdürürler. Fakat kişi, ömür boyu HIV virüsü taşıyıcısı ve bulaştırıcısıdır.  Lenf bezlerinde fark edilen büyümeler görülebilir.

Bu dönem birkaç yıl kadar kısa ya da 10 yıldan fazla da olabilir. HIV tanısı alan kişiler, ilaç tedavisine başladıklarında bağışıklık sistemlerini korumuş ve virüsün vücutlarındaki etkisini azaltmış olur.

İleri Dönem (AIDS)HIV enfeksiyonunun en ileri evresidir ve bağışıklık sistemi giderek zayıflamıştır.  Bu döneme kadar tedavi görmemiş hastalar enfeksiyonlara ve kansere karşı tüm dirençlerini yitirirler çeşitli hastalıklar nedeniyle organları zarar görür.

  • Şişmiş lenf düğümleri
  • Yorgunluk
  • Kilo kaybı
  • Kısa süreli hafıza kaybı
  • Mantar enfeksiyonları
  • Kalıcı döküntüler
  • Bir veya daha fazla fırsatçı enfeksiyon
Örneğin;
  • Lenfoma
  • Tüberküloz
  • Bakteriyel pnömoni (zatürre)
  • Vadi ateşi - Rift Vadisi ateşi (RVF)
  • Solunum sistemi ve mukus membranlarının kandidiyazı (pamukçuk)
  • Ensefalit (beyin enfeksiyonu)
  • Uçuk virüsü
  • Kaposi’nin cilt ve iç organlardaki sarkoması
  • Çeşitli bakteri ve parazitlerden ishal.

HIV (AIDS) Tanısı

HIV virüsü kan tahlili ile saptanır ve virüs bulaştıktan sonra test için beklenmesi gereken bir süre vardır. Vücudun virüse karşı ürettiği antikorlara bakılarak HIV tanısı konur. Bu nedenle antikorların oluştuğu doğru zamanda test yapılması önemlidir.

Test Öncesi Danışmanlık

Test öncesi kişi mutlaka cinsel sağlık danışmanı ya da doktordan HIV danışmanlığı almalıdır. Bu sayede testin doğru zamanda yapılıp yapılmadığı, korunmasız ilişkide olan diğer kişilerin de teste yönlendirilmesi, HIV’in korkulacak bir durum olmadığı ve tedaviye hemen başlanabileceği kişiye anlatılır.

Ayrıca kişinin HIV pozitiflik riski ya da tanısı nedeniyle psiko-sosyal desteğe ulaşması için test öncesi ve sonrasında danışmanlık alması çok önemlidir.

HIV Testi Nedir? Ne Zaman Yapılır?

Tanı için ELISA testi olarak bilinen kan testi kullanılır.  HIV vücuda girdikten 3-8 hafta sonra, vücut virüs ile savaşmak için antikor denilen maddeleri üretir. Bu antikorların ölçülebilecek düzeye ulaşması için 3 aylık bir dönem gerekir. Bu ilk üç aylık döneme 'pencere dönemi' denir.

Bu nedenle test, bulaşma olduktan en az 4-6 hafta sonra yapılmalıdır. Kandaki antikor düzeylerinin ELISA yöntemiyle ölçülmesine Anti-HIV testi adı verilir. Ancak pencere döneminde antikorlar henüz tam oluşmadığından Anti-HIV testinin yanıltıcı olma ihtimali vardır.

Bu test ile elde edilmiş pozitif bir sonucun Western-Blotting yöntemiyle tekrarlanarak doğrulanması gerekebilir. Bu şekilde HIV pozitif teşhisi konulur. Pencere döneminin süresi kişiden kişiye değişebilir.

Daha kısa sürede antikor gelişebileceği gibi 4 haftadan daha da uzun sürebildiği durumla da olabilir. Bu nedenle korunmasız ilişki ya da temastan sonraki 90. günde tekrar test yaptırması önerilmektedir. Antikor testlerinde 90 gün sonrasında alınan negatifliklere güvenilmelidir.

Tıp bilimindeki gelişmeler sayesinde, Retrovirüs grubunda bulunan HIV’e karşı etkili olan Anti-Retroviral adı verilen 4 farklı tipte ilaç geliştirilmiştir. Bu ilaçlar vücudun farklı mekanizmalarında işlev görür ve HIV’nin tedavisi, bu ilaçların birkaç tanesinin kombinasyonu ile planlanabilir.

HIV’nin kesin tedavisi yoktur, yani virüs tamamen vücutta yok edilemez ancak ilaçlar ile kontrol altına alınabilir. Tedavinin amacı; virüsün yeniden oluşmasını önlemektir. Böylece, virüsün, tedaviye dirençli olabilen birçok mutasyon geliştirme olasılığı azaltılır.

Tedavi ile kandaki virüs miktarını gösteren viral yük denilen değer en alt düzeye indirilir, bağışıklık sistemini korunur ve HIV pozitif kişinin yaşam kalitesi ve beklentisi artırılır. Tedavi ayrıca HIV virüsünün miktarını azaltacağından bulaş riskini de azaltır.

Riskli Durum / Davranış Sonrası Korunma

PEP (Post-Exposure Prophylaxis), herhangi bir nedenle HIV’e maruz kalındığında, antiretroviral ilaçlar (ART) kullanılarak kişinin enfekte olma riskini düşüren önleyici bir tedavidir.  PEP sadece acil durumlarda kullanılmalı ve HIV'ye maruz kaldıktan sonraki 72 saat içinde başlatılmalıdır.

Bu ilaçlar 1-3 ay süreyle alınır. İlaçların ciddi yan etkilerinin olmasının yanı sıra 100 etkili değillerdir. Bu nedenle HIV bulaşmasına neden olacağını düşündüğünüz bir olay ile karşılaştıktan sonra en kısa sürede bir enfeksiyon hastalıkları uzmanına başvurmanız gerekir.

HIV’den Korunma Yolları

  • Cinsel ilişkide kondom (prezervatif) kullanmak HIV’den korunmanın günümüzde en etkili yoludur. Ancak kondomun temas önce takılması ve üzerinde delik olmaması ve yırtılmaması çok önemlidir. 
  • Doğum kontrol hapı, iğneleri ve deri altı bantları, spiraller ve diğer gebelik önleyici yöntemler HIV’ye karşı koruma sağlamaz.

HIV ve Gebelik

HIV-pozitif olmak çocuk yapmaya engel bir durum değildir.  Eğer erkek HIV taşıyıcısı ise, spermi alınarak dış ortamda virüsten temizlenerek anne rahmine yerleştirilir. HIV pozitif kadının gebe kalmasında herhangi bir sakınca yoktur.

İzlem ve tedavisinin uygun koşullarda yapılması ve virüs yükünün ölçülmeyecek düzeyde olması, HIV’in bebeğe geçişini önemli ölçüde azaltmaktadır. Kişinin gebe kalmadan önce, kanındaki HIV RNA düzeyinin en az 6 ay süreyle ölçülemeyecek düzeylerde olması, bulaşmayı azaltmaktadır.

HIV pozitif gebelerin antiretroviral tedavi kullanımı, planlanmış sezaryen uygulamaları ve bebeğin hazır mamayla beslenmesinin sağlanmasıyla özellikle gelişmiş ülkelerdeki bulaşma hızı %1-2’ye kadar inmiştir. Bulaş durumunda doğum sonrası ağız yoluyla verilen şuruplarla bebek tedavi edilmektedir.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 3 Ocak 2022 Pazartesi Yayımlanma Tarihi: 15 Şubat 2019 Cuma

Tıbbi Birimler

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI
İçindekiler