Yazı İçeriği

Rahim içi kanseri

Rahim ağzı kanseri

Yumurtalık kanseri

Düzenli jinekolojik muayeneleri ihmal etmeyin...

Her yıl yapılan rutin taramalar birçok hastalığın erken evrede yakalanmasında önemli rol oynuyor. Düzenli jinekolojik muayene de bunlardan biri... Uzmanlar, her kadının yılda en az bir kez jinekolojik muayene ve ultrasonla kontrol edilmesi gerektiğini belirtiyor. Çünkü özellikle kadınlarda görülen bazı kanser türleri, bu taramalar sayesinde erken evrede fark edilerek, yaşam kaybına yol açmadan, kolayca tedavi edilebiliyor. Bu hastalıkların rahim içi, yumurtalık ve rahim ağzı kanseri olduğunu belirten Acıbadem Kadıköy Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum, Jinekolojik Onkoloji Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Fuat Demirci’den bu üç rahatsızlık hakkında bilgi aldık.


Rahim içi kanseri

Tanı: Rahim içi epital dokusundan kaynaklanan kötü huylu bir tümörü ifade eden bu rahatsızlık, genellikle menopozdan sonra ortaya çıkıyor. Ancak menopoz öncesinde görülme olasılığının yüzde 10 olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Demirci, “Bu kanserdeki en önemli bulgu, menopoza girmiş bir hastada kanama olması! Menopozdan önce de düzensiz adet görme ve aşırı kanama olması halinde mutlaka rahim içinin örneklenmesi gerekiyor” diyor.

Risk faktörleri: Rahim içinde kalınlaşma olması, aşırı kilo, erken adet görmek ve geç adetten kesilmek gibi etkenler kanser ihtimalini arttırıyor. Bu kansere ait diğer risk faktörleri ise tek başına östrojen kullanmak, menopoz öncesi polikistik over sendromu tanısı almak, meme kanseri ilişkili olarak tamoksifen kullanmak, ailede meme ve bağırsak kanseri hastası bulunması olarak belirtiliyor.

Tedavi yolları: Tümör rahim duvarının yarısını geçmiyorsa, ameliyatla rahim, yumurtalık ve tüplerinin alınması tedavi için yeterli oluyor. Eğer yarıyı geçiyorsa, ameliyatın daha kapsamlı olduğunu belirten Prof. Dr. Demirci, şöyle devam ediyor: “Böyle bir durumda yalnızca rahim tüpleri ve yumurtalıklar değil; pelvis ve paraaortik bölgedeki lenf düğümleri ile karnın yağ tabakası denilen omentum organının da alınması gerekiyor. Rahim içi kanserinin temel tedavisi ameliyat olmakla birlikte, destekleyici olarak radyoterapi ve kemoterapi de yapılıyor.”

Gebe kalma olasılığı: Rahim içi kanseri olup, çok erken evrede yakalanan, doğurganlık çağında olan hastalar iyi değerlendirilip, sıkı takiple gebe kalarak çocuk doğurabiliyor.

Rahim ağzı kanseri

Tanı: Hastalığın en önemli bulgusu; kanlı akıntı ile bel ve kasık ağrısı oluyor. Prof. Dr. Demirci, PAP Smear testiyle rahim ağzındaki anormalliğin erken dönemde saptandığını belirterek, “Düzenli PAP Smear testi yaptıran birinin rahim ağzı kanseri olma riski sıfıra yakın. Şüpheli bir durumda birtakım solüsyonlar uygulanarak, ‘kolposkopi’ adını verdiğimiz, rahim ağzının büyütülerek değerlendirilmesi ve şüpheli alanlardan biyopsi alınmasıyla patolojik tanı konulabiliyor. Hastaların yüzde 99’unda HPV virüsü pozitif çıkıyor. Bu da rahim ağzının HPV ile ilişkili olduğunu gösteriyor. Rahim ağzındaki HPV enfeksiyonları da kansere yol açabiliyor. Yaklaşık 200 çeşidi bulunan bu virüsün bir kısmı kanser, bir kısmı da genital siğil yapıyor. En sık görülen türleri Tip 16 ve Tip 18, rahim ağzı kanserinin yüzde 70’den sorumlu oluyor” diyor.

Rahim ağzı kanserinin görülme sıklığını azaltmak için geliştirilen stratejilerin başında aşılama geliyor. HPV enfeksiyonlarından koruyan bu aşı, 9-26 yaş arasındaki herkese öneriliyor.

Risk faktörleri: Çok partneri olan, erken yaşta cinsel ilişkiye başlayan, sosyoekonomik düzeyi düşük, sigara içen, çok doğum yapan ve sık eş değiştiren kadınlar rahim ağzı kanseri açısından risk altında oluyor.

Tedavi yolları: Tümör, genel olarak pelvis yan duvarını aşmışsa radyoterapi, pelvis yan duvarına ulaşmamışsa ameliyat yapılıyor. Bunun için MR, PET-CT ve bilgisayarlı tomografiden faydalanılıyor. Ameliyatta da vajinanın üç kısmı yani rahim ağzı, yumurtalık ve tüpler ile pelvis ve paraaortik bölgedeki lenf düğümleri alınıyor. Sonrasında radyoterapi ve kemoterapi uygulanıyor.

Gebe kalma olasılığı: Eğer kanser sınırlıysa, rahim ağzı koni tarzda çıkarılarak tedavi ediliyor. Bu hastalar rahatlıkla gebe kalabiliyor. Ancak kanser ilerlemiş ve sınırlıysa, bu kez rahim ağzı tümüyle alınıyor ve hastaların gebe kalması mümkün olmuyor.

Yumurtalık kanseri

Tanı: Genellikle geç tanı alan ve ileri yaşta görülen bu kanser türü, yumurtalığın epital dokusundan kaynaklanıyor. Prof. Dr. Demirci, yumurtalık kanserinin dört evreye ayrıldığına ve hastaların yüzde 80’inin ileri evrede yani Evre 3 ve Evre 4’te tanı aldığına dikkat çekerek, “Yumurtalık, karın içi bir organ olduğu için örnek alıp kanser tanısı koymak mümkün değil. Hasta genellikle dahiliye polikliniklerine mide-bağırsak sistemiyle ilgili şikayetlerle başvuruyor. Yapılan tetkikler sırasında kanında sıvı ve yumurtalıkta tümör olduğu saptanıyor” diyor.

Risk faktörleri: Hastanın yaşı 55’in üstündeyse, erken adet, geç menopoz, ailede yumurtalık ya da meme kanseri öyküsü varsa, BRCA1 ya da BRCA2 gen mutasyonları taşıyorsa ve doğum yapmamışsa yumurtalık kanseri daha çok görülebiliyor.

Tedavi yolları: Tanı; cerrahi sırasında dokunun alınıp, aynı anda patoloji uzmanının bu örneği ameliyathanede değerlendirmesiyle yani frozen section ile konuyor. Ameliyat da tanıya göre devam ediyor. Eğer hastalık yalnız yumurtalıkla sınırlıysa, iyi huylu tümör ya da kistse ameliyat sonlandırılıyor. Kanser olması halinde ise ileri cerrahiye geçiliyor. Rahim, yumurtalıklar, tüpler, omentum, varsa karın zarı ve bağırsak yüzeylerinden kitleler alınıp lenfadenektomi yapılıyor. Bu sayede, var olan tümör yükünü sıfıra indirmek amaçlanıyor. Cerrahi tedaviden sonra da kemoterapi yapılıyor.

Gebe kalma olasılığı: Eğer yumurtalık kanserine başlangıçta teşhis konulduysa, yumurtalığın ilgili bölümü ya da tümü alınarak hastaya bir şans verilebiliyor.