Daha iyi bir deneyim için konum izni vermelisiniz.
Size nasıl yardımcı olabiliriz?
İçindekiler
Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarından birinin değişime uğraması ve kontrolsüz olarak çoğalması nedeniyle oluşan tümör sonucu ortaya çıkan bir hastalık.

Kanserli doku, önce yakın çevresine sonra, memeye yakın lenf bezlerine yayılıyor. Zamanında tanı konulup tedavi edilmeyen hastalarda kanser diğer organlara yayılarak tedavisi olanaksız evreye geçiyor.

Meme kanserlerinin son yıllarda görülme sıklığı oldukça arttı. Küresel ölçekteki istatistiklere göre meme kanserinin görülme sıklığı 100000’de 40-50 civarlarında hesaplanmakta.

Bunun yanı sıra, ABD verilerine göre bir kadının hayatı boyunca meme kanserine yakalanma olasılığı 1/8 olarak ifade ediliyor. Her ne kadar ilerleyen yaşlarla beraber görülme sıklığı artsa dahi, meme kanserinden korunmanın bir takım yolları bulunuyor:

  • Sigara ve alkol gibi kanser yapıcı maddelerden uzak durmak,
  • Sağlıklı beslenmek ve düzenli spor yapmak,
  • İdeal kiloyu korumaya özen göstermek,
  • Bebek sahibi olan anneler için ilk 6 ay emzirmek,
  • Çok geç yaşta anne olmamak,
  • Hormon ilaçlarının kullanımına dikkat etmek.

Meme Kanseri Risk Faktörleri

  • Kadın olmak,
  • 50-70 yaş arasında ve menopoz sonrası dönemde olmak,
  • Ailesinde (anne veya baba tarafında) meme kanserine yakalanmış akrabaları olmak, (Akrabalık derecesi ne kadar yakın ve meme kanserli akraba sayısı ne kadar fazlaysa risk o kadar yükselir).
  • Daha önce meme kanserine yakalanmış olmak,
  • Adet başlama yaşının erken, menopoz yaşının geç olması,
  • Hiç doğum yapmamış olmak,
  • İlk doğumunu 30 yaşından sonra yapmak,
  • Doğum yapmış fakat bebeğini emzirmemiş olmak,
  • Uzun süreli hormon tedavisi almak,
  • Modern şehir yaşamı ortamında yaşamak,
  • Sigara ve tütün ürünleri kullanmak,
  • Şişmanlık; özellikle menopoz sonrası fazla kilo almak ve doymuş yağlardan zengin gıdaları fazla miktarda tüketmek,
  • Fiziksel aktivite azlığı.

Meme Kanseri Türleri Nelerdir?

Meme kanserinin çeşitli tipleri var. Ancak temel olarak iki ana gruba ayrılıyor; birincisi, noninvaziv ya da başka bir deyişle in situ (yayılma göstermeyen) ve ikincisi invaziv (yayılma potansiyeli olan) grup.

Meme Kanseri

Meme kanseri tipleri nelerdir?

Acıbadem Taksim Hastanesi doktorlarından; Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Tamer Karşıdağ "Meme Kanseri " üzerine soruları yanıtlıyor.

Noninvaziv Kanserler

Yayılma göstermeyen (in situ) kanserler de kendi arasında ‘duktal karsinoma in situ’ ve ‘lobüler karsinoma in situ’ olmak üzere yine iki gruba ayrılıyor. Özellikle 1980'li yıllardan sonra tarama mamografilerinin ön plana çıkmasıyla, yayılma göstermeyen (in situ) kanserlerin, tüm meme biyopsileri içindeki görülme sıklığının yüzde 1.4'ten yüzde 10'lara, tüm meme kanserleri içindeki oranlarının da yüzde 5'ten yüzde 15'lere yükselmesi dikkat çekiyor.

Klasik lobüler karsinoma in situ: Her iki memede de 8-10 kat meme kanseri riskini artıran önemli bir bulgu. Bu tür hastalara yakın izlemin yanı sıra koruyucu bazı ilaçlar verilebiliyor veya koruyucu amaçlı her iki meme dokusunu çıkartma (basit mastektomi) şeklinde cerrahi girişimler uygulanabiliyor. Beraberinde plastik cerrahi girişimlerle protez ve benzeri cerrahi rekonstrüktif işlemler eklenmesiyle beraber kozmetik açıdan yüz güldürücü sonuçlar elde edilebiliyor.

İn situ duktal kanserler (İSDK, intraduktal kanser): Çoğu kez muayenede kendini belli etmiyor. Belirtisi; mamografide tespit edilen düzensiz ufak boyutlu kireçlenme bulgusu ve/veya (pleomorfik mikrokalsifikasyon) kanlı/şeffaf tek kanaldan memebaşı akıntısı şeklinde oluyor. İSDK, normal hücrelerden yayılma potansiyeli olan (invaziv) kanser hücrelerine geçiş olarak kabul ediliyor. Kitle oluşturmadığı için, tel ile veya radyoaktif maddelerle işaretlenerek çıkarılıyor.

Eğer meme kanseri, tek odaklı bir durumda ise etrafında yeterli temiz doku bırakılıyor. Geri kalan meme dokusuna radyoterapi (RT) uygulandığı zaman hastalık, klinik olarak iyi bir seyir gösteriyor.

Eğer memede yaygın olarak bulunuyorsa, tüm meme dokusunun çıkarılması (basit mastektomi) gerekiyor ve bu durumda yüzde 100'e varan oranla tam iyileşme görülüyor. Saf İSKD'de koltukaltı lenf bezlerinin tutulumuna nadir olarak yüzde 1-3 oranında rastlanıyor. Bu nedenle tüm memenin çıkarılacağı hastaların; daha kötü özellikler gösteren (yüksek gradlı vs.) bazı tiplerinde, koltukaltı lenf bezlerinde kanser hücrelerini tutması en muhtemel bekçi lenf bezlerini çıkarmak (sentinel lenf nodu biyopsisi) gerekebiliyor.


İnvaziv Kanserler

Sütü memebaşından dışarı taşıyan meme kanallarını döşeyen hücrelerde gelişen duktal karsinom en sık rastlanan meme kanseri tipi. Bu da yayılma özelliğine göre ayrılıyor: Duktal karsinomun yayılma özelliği yoksa in situ formda, yayılma potansiyeli varsa invaziv formda olduğu biliniyor.

Süt üreten bezlerden (lobül) gelişen kanser lobüler karsinom olarak adlandırılıyor. Lobüler karsinom da yayılma özelliğine göre ikiye ayrılıyor. Yayılma özelliği yoksa in situ formda yayılma potansiyeli varsa invaziv formda oluyor.

Meme Kanseri Belirtileri Nelerdir?

Meme içinde kanserleşen bir hücrenin, bir tümör oluşturması ve bir uzmanın muayene sırasında anlamasına ya da radyolojik incelemede belli olmasına kadar hayli uzun zaman geçmesi gerekiyor. Kadınlar genellikle en az 1 cm. büyüklüğüne ulaşmış bir kitleyi, elle kontrol yöntemi sayesinde fark edebiliyorlar.

Günümüzde meme kanseri belirtilerininin çoğu kişinin kendisi tarafından bulunuyor. Kanserli kitleler nispeten sert, düzensiz kenarlı, yüzeyi pürtüklü görünüyor ve meme dokusu içinde rahatça oynatılamıyor.

Meme Kanserinin belirtileri ise;

  • Memede elle hissedilen bir sertlik veya kitle,  
  • İki meme arasında son dönemde ortaya çıkan asimetri,
  • Meme başında veya meme cildinde içe doğru çekinti,
  • Memede kızarıklık, yara, egzama, kabuklanma, çatlama,
  • Meme cildinde portakal kabuğuna benzer görünüm,
  • Meme başında şekil veya yön değişikliği,
  • Memede olağan dışı şişlik veya boyut artışı,
  • Adet dönemlerinde memede rastlanabilenden farklı karakterde ağrı,
  • Meme başından akıntı; özellikle pembe, kırmızı renkte,
  • Koltuk altında sertlik, şişlik veya kitle.

Kanser uzak organlara metastaz (yayılım) yapmışsa bu yayılımlar, nadiren meme kanserinin ilk bulgusunu oluşturuyor. Meme kanserinin sıkça yayılma gösterdiği bölgeler ise kalça ve omurga kemikleri ile akciğer ve karaciğer.

Meme Kanseri Ne Gibi Belirtiler Verir?

Acıbadem Maslak ve Bakırköy Hastanesi, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, Kanser üzerine soruları yanıtlıyor.

Hekiminiz öncelikle sizin ve ailenizin tıbbi öyküsünü dinledikten sonra fizik muayene yapacaktır. Daha sonrasında ise, mamografi veya meme ultrasonu gibi görüntüleme yöntemleri ile duktoskopi (meme ucundaki kanalın ağzından çok ince fiberoptik sistemlerle girilerek süt kanallarının incelenmesi), duktografi (veya galaktografi de denir, meme ucundan kontrast madde verilerek görüntüleme yapılması), manyetik rezonans görüntüleme (MR) gibi tetkikler isteyebilir.

Meme kanserinde erken teşhisin önemi ve taramanın mümkün olması göz önünde bulundurulduğunda, aşağıdaki tedbirlerin de oldukça büyük önem taşıdığı söylenebilir:

Kendi Kendini Muayene Etme

Meme kanserlerinin yüzde 70’ini hastalar kendi memelerini incelerken veya muayene ederken buluyor. Bu yüzden 20 yaşından sonra kadınlar; ayda bir kez, adet bitimi sonrası dönemde tercihen ayna karşısında kendi memelerini gözlemlemeli ve elleriyle memelerini ve koltuk altlarını yoklamalılar. Herhangi bir değişiklik fark ettiklerinde ise, en kısa sürede doktora başvurmalılar.


Birinci Adım

Muayeneye önce ayna karşısında başlanır. Eller bele konularak önce memelerin simetrik olup olmadığı kontrol edilir. Memelerde görünür bir kitle araştırılır, meme derisinde herhangi bir çöküntü veya renk değişikliği olup olmadığına bakılır.
Birinci Adım

İkinci Adım

Eller yukarı kaldırılarak aynı incelemeler tekrarlanır.
Birinci Adım

Üçüncü Adım

Daha sonra yatarak muayeneye geçilir. Muayeneye önce sağ memeden başlanır. Daha rahat muayene edebilmek için sağ omuz-sırt altına küçük bir yastık konulur. Sağ el başın arkasına yerleştirilir.
Birinci Adım

Dördüncü Adım

Muayene sol elin 2-3 parmak ucu ile gerçekleştirilir. Memebaşı çevresinden başlayarak ve meme dokusuna hafifçe bastırarak saat yönünde halkasal hareketler ile herhangi bir duyarlılık veya kitle olup olmadığı kontrol edilir. Tüm meme muayene edildikten sonra koltukaltına bakılır. Sol meme ve koltukaltı da benzer şekilde değerlendirilir.
Birinci Adım

Doktor Muayenesi

Memeleriyle ilgili hiçbir şikayeti olmasa da her kadının 20-40 yaş arası 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir kez klinik meme muayenesi için bir genel cerraha muayene olması gerekiyor.

Görüntüleme yöntemleri: Meme görüntülemesi, meme kanserini mümkün olan en erken evrede saptamayı amaçlıyor. Teknolojik gelişmelere ve özellikle tarama mamografisinin yaygın olarak kullanımına paralel olarak, elle hissedilmediği halde görüntüleme yöntemleri ile saptanabilen meme kanseri olgularında belirgin artış görülüyor.

Meme Kanserinde Erken Tanı ve Korunma

MEME KANSERİNDE ERKEN TEŞHİS
TEST YAŞ SIKLIK
KENDİ KENDİNİ KONTROL 20 yaşından itibaren Her ay
MAMOGRAFİ
40 yaş altı Aile hikayesine göre değişir. Kalıtsal meme kanseri riski olan hastalarda, manyetik rezonans görüntüleme bir yıl, mamografi diğer yıl olmak üzere 25 gibi erken bir yaşta başlayabilir.
40 yaş ve üzeri Her yıl
KLİNİK MEME MUAYENESİ
20 yaş ve üzeri 1-3 yılda bir (hastanın aile hikayesi ve diğer risk faktörlerine göre değişir)
40 yaş ve üzeri Her yıl

Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türü ve yaklaşık olarak 8 kadında birinin, hayatının bir döneminde kapısını çalıyor. Oysa erken evrede saptanan meme kanserinin tedavi edilme olasılığı yüzde 100’ e yakın.

Meme Kanseri

Meme Kanseri Ne Kadar Süre Hiç Belirti Vermeden İlerleyebilir?

Acıbadem Maslak ve Bakırköy Hastanesi, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, Kanser üzerine soruları yanıtlıyor.

20 yaşından sonra ayda bir kez her kadının kendi kendini muayene etmesi, yılda bir kez doktora görünmesi ve bazı görüntüleme tetkikleri erken teşhiste büyük önem taşıyor. Kendi kendine meme muayenesi adet bittikten sonraki günler, menopozdaki kadınlarda ayın herhangi bir günü yapılıyor.

Klinik muayene ise 40 yaş sonrası, meme konusunda uzmanlaşmış bir doktor tarafından yılda bir kez yapılıyor. Kişinin ailesinde meme kanseri öyküsü varsa 40 yaş altında da yapılabiliyor. Mamografi yine 40 yaşından sonra uygulanıyor, aile öyküsüne göre daha erken yaşta da önerilebiliyor.

Erkeklerde de meme kanseri görülebiliyor, bu nedenle risk faktörü taşıyan erkekler başta olmak üzere tüm erkeklerin memelerindeki değişimleri iyi gözlemlemesi gerekiyor. Tarama yöntemleriyle meme kanserinde erken tanı rahatlıkla konulabiliyor ve kadınların bu hastalıktan tamamen kurtulmaları sağlanabiliyor.

Meme Kanseri

Meme Kanserinin Erken Teşhisi İçin Önerilen Testler Nelerdir?

Acıbadem Altunizade Hastanesi Onkoloji Uzmanı, Prof. Dr. Başak Oyan Uluç, "Kanser Tarama Testleri" üzerine soruları cevaplıyor.

Meme Kanseri Evreleri

Diğer tüm kanserlerde olduğu gibi, meme kanserinin evresini tanımlamak yani kanserin hangi aşamada olduğunu saptamak yapılacak tedavinin planlanması için gereklidir. Meme kanseri evreleri şu şekildedir: 

Evre 0 (karsinoma in situ)

Kanser hücreleri hem yayılma potansiyeli kazanmamış hem de tamamen memede sınırlı kalmıştır.

Evre I

Kanser hücreleri yayılma potansiyeli kazanmıştır, ancak 2 cm.'den küçüktür ve tamamen memede sınırlı kalmıştır.

Evre IIA

Memede tümör yoktur, ancak koltukaltı lenf bezlerine kanser yayılmıştır. Ya da tümör 2 cm. veya daha küçük - koltukaltı lenf bezlerine sıçramış veya tümör 2 cm’den büyük ama 5 cm’den küçük ve koltukaltı lenf bezlerine sıçramamıştır.

Evre IIB

Tümör 2 cm’den büyük ama 5 cm’den küçük ve koltukaltı lenf bezlerine sıçramış veya tümör 5 cm’den büyük, ancak koltukaltı lenf bezlerine sıçramamıştır.

Evre IIIA
  • Memede tümör yok veya
  • Memedeki tümör 2 cm veya daha küçük veya
  • Tümör 2 cm'den büyük ama 5 cm'den küçük veya
  • 5 cm'den büyüktür. Ek olarak, kanser ya birbirine yapışık olarak koltukaltı lenf bezlerini tutmuştur ya da göğüs kafesi kemiğine yakın lenf bezlerine yayılmış olabilir.
Evre IIIB

Tümör her boyutta olabilir ve kanser göğüs duvarına ve/veya meme derisine yayılmış ve birbirine yapışık olarak koltukaltı lenf bezlerine sıçramış veya göğüs kafesi kemiği yakınındaki lenf bezlerine yayılmış olabilir.

Evre IIICMemede kanser belirtisi olmayabilir veya tümör herhangi bir boyutta olabilir ve göğüs duvarına ve/veya meme derisine yayılmış olabilir. Ayrıca kanser, köprücük kemiği altı veya üstü lenf bezlerine veya koltukaltı lenf bezlerine ya da göğüs kafesi kemiği yakınındaki lenf bezlerine yayılmış olabilir.

Evre IIIC meme kanseri opere edilebilir ve edilemez evrelerde inceleniyor, bunlar;

Opere edilebilir evrede, meme kanserinde 10 veya üzeri lenf nodu tutulumu mevcuttur. Tutulan lenf bezleri ya köprücük kemiği altındadır ya da koltukaltı ve göğüs kafesi kemiği yakınındaki lenf bezleridir.

Opere edilemez evrede, kanser köprücük kemiği üzeri lenf bezlerine sıçramıştır.

Evre IV

Kanser hücreleri vücuttaki uzak organlara (kemik, karaciğer, akciğer, beyin) sıçramıştır. Meme kanserinde de hastalığın hangi evrede olduğunun saptanması, uygulanacak tedavinin planlanmasında önemli rol oynuyor. Hastalığın evresinin belirlenmesiyle oluşturulan tedavi planı, başarı oranını artırıyor.

Meme Kanseri Tedavisi

Meme kanserinin tedavisi hastalığın hangi evresinde olduğuna göre, hekim tarafından belirlenir. Erken evrede tespit edilen meme kanserinin tedavisinde ilk tercih olarak cerrahi yöntemler kullanılıyor.

Meme Kanseri

Cerrahiye Hangi Durumlarda Başvuruluyor?

Acıbadem Kayseri Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Can Küçük; "Meme Kanseri" üzerine soruları cevaplıyor.

Meme kanseri tedavisinin en önemli bölümünü cerrahi tedaviler oluşturuyor. Meme kanseri ameliyatının amacı, tümörün tamamının vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Cerrahi dışındaki tedavi yöntemleri tümörün tekrarlamasını (nüks) veya başka organlara yayılmasını önlemeye yönelik olarak uygulanır. Genellikle cerrahi uygulamaların ardından sistematik tedavi yöntemleri ilaç tedavisi (kemoterapi) ve/veya hormon ilaçları ile tedavi (hormonterapi) uygulanıyor. Kanser tedavisinde sıklıkla tercih edilen radyoterapi, kanser hücrelerini öldürmek ve tümörleri ortadan kaldırmak amacıyla uygulanıyor.

Meme kanserinin tedavisindeki başarı oranı, kanserin ne kadar erken evrede yakalandığı ile doğrudan ilişkilidir. Meme kanseri erken evrede saptandığında 5 yıllık sağ kalım oranı yüzde 96 seviyelerine çıkabiliyor.

Temel olarak 3 ameliyat şekli bulunuyor:

  • Mastektomi

Tümörle birlikte memenin tamamının alınmasına deniyor. Aynı seansta veya geç dönemde (1-2 yıl sonra) hastaya; silikon protez veya kendi dokularıyla yeni meme yapılabiliyor.

  • Cilt Koruyucu Mastektomi

Meme dokusunun tamamının çıkarılmasının gerektiği ancak meme derisinin korunabileceği durumlarda tercih edilen bir yöntemdir. Çıkarılan dokunun yerine, derinin içine silikon protez yerleştirilerek kozmetik görünüm sağlanıyor. Özellikle risk azaltıcı meme kanseri ameliyatları (profilaktik mastektomi) için tercih ediliyor.

  • Meme Koruyucu Ameliyat

Sadece tümörün, etrafındaki bir miktar normal meme dokusu ile birlikte çıkarıldığı ameliyat yöntemidir. Bu ameliyatın iki amacı vardır. Birincisi, memenin yerinde bırakılarak kozmetik görünümün bozulmaması; ikincisi, hastanın bedensel ve ruhsal açıdan en az seviyede etkilenmesini sağlamaktır. Meme kanseri ameliyatı sonrasında 5-7 hafta süren radyoterapi uygulanabiliyor.

Meme kanseri tedavisinde memenin tümünü almak yerine, tek tümör odaklı uygun vakalarda meme koruyucu cerrahi yöntemiyle tümörlü dokunun çıkarılması tercih ediliyor. Meme koruyucu cerrahide tümör dokusu, etrafındaki yaklaşık 1-2 cm. normal meme dokusu ile birlikte çıkarılıyor (geniş eksizyon, tümörektomi, lumpektomi).

Memedeki o bölgenin daha geniş çıkarılmasına dayanan diğer teknikler "kadranektomi" veya "parsiyel mastektomi" olarak adlandırılıyor.

Ele gelmeyen ve kötü huylu olduğu düşünülen, mamografi veya ultrason eşliğinde telle işaretlenen kitlelerinse, tel kılavuzluğu veya ROLL (Radionuclide-Guided Occult Lesion Localisation) tekniğiyle çıkarıldıktan sonra filmi çekilerek çıkarılıp çıkarılmadığı kontrol ediliyor.

Kimlere Uygulanıyor?

Meme kanseri tedavisinde, meme koruyucu cerrahinin genelde tümör/meme oranı uygun erken evre (evre I-II), ufak çaplı tek odaklı tümörlerde ve cerrahi sonrası radyoterapi görebilecek hastalarda uygulanması gerekiyor. Meme koruyucu cerrahi sonrası yıllık aynı memede yineleme (nüks) oranları yüzde 0.5-1 arası olmak üzere hastanın tümör özelliklerine göre değişiyor.

Nelere Dikkat Ediliyor?

Meme kanseri tedavisinde, hastaların sürecin tamamıyla ilgili bilgilendirilerek, hastanın tedaviye katılımının sağlanması büyük önem arz etmekte; çünkü bu hastaların uzun süre dikkatli olarak takip edilmesi çok önemli. Tedavi cerrahi, kemoterapi ve radyoterapi gibi süreçlerin hastanın ve hastalığın özelliklerine göre kombine edilmesiyle uygulanıyor.

Meme kanseri tedavisinde, tedavi planı multidisipliner yapılıyor. Meme kanserinin tedavisinin planlanmasında genel cerrahi, radyoloji, patoloji, medikal onkoloji ve radyasyon onkolojisi uzmanları, multidisipliner bir yaklaşımla birlikte ve işbirliği içinde çalışıyorlar. Meme kanseri tedavisinde, çoğunlukla hastayı ilk değerlendiren uzman, cerrah oluyor. Psikolog ve psikiyatristlerin tedavi öncesi ve sonrası dönemde hastayı değerlendirmesi ayrıca önemli.

Memenin Tümü Alınıyor Mu?

Meme Kanseri

Meme Kanserinin Cerrahi Tedavisinde Memenin Tümünün Alınması Ne Zaman Gerekli Oluyor?

Acıbadem Maslak ve Bakırköy Hastaneleri Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Cihan Uras, meme kanserinin cerrahi tedavisinde memenin tümünün alınmasıyla ilgili açıklama yapıyor..

Geçmişte, memenin tamamının çıkarılmasından (mastektomi) ve koltukaltı lenf bezlerinin tamamen temizlenmesinden başka seçenek olmadığı düşünülüyordu. Ancak günümüzde erken dönemde tanı konmuşsa bu işlem çok daha az sayıda hastaya uygulanıyor.
Her 2 hastadan birinde sadece tümörü çıkarma ve sonrasında memeye radyoterapi uygulayarak memeyi korumak mümkün olabiliyor. Çünkü uygun hastalarda meme koruyucu tedaviyle memenin tamamen çıkarılması arasında anlamlı bir fark yok.

Meme Kanseri

Memede Bir Kitle Tespit Edildiğinde Mutlaka Alınmalı Mıdır?

Acıbadem Bursa Hastanesi, Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Abdullah Zorluoğlu, Kanser üzerine soruları yanıtlıyor.

Son 20 yılda erken evre meme kanserinin cerrahi tedavisinde oldukça büyük değişiklikler oldu. Binlerce hastayı içine alan ve yirmi yılı aşkın takip süresi olan araştırmalar sonucunda meme koruyucu cerrahi yöntemi ile elde edilen sağ kalım oranlarının, uygun hastalarda, mastektomiye (memenin tamamının alınması) eşdeğer olduğu ortaya çıktı.

Memenin, kadınların cinsel kimliklerinde ve vücut algılamalarında önemli yeri olan bir organ olması nedeniyle günümüzde meme kanseri ameliyatlarında bazı tıbbi zorunluluk halleri dışında, memenin tamamının alınması gerekmiyor.

Parsiyel mastektomi, lampektomi, kadrantektomi şeklinde adlandırılan bu meme kanseri ameliyat yöntemleri ile çoğunlukla memenin tümünün alınması gerekmiyor. Meme ameliyatının nasıl bir teknikle yapılacağı hastalığın evresine bağlı olarak hekim tarafından belirleniyor. Böylece memenin tümünün alınmasının gerektiği durumlarda, meme onarımı ameliyatları yapılabiliyor. Bu operasyonlarda cerrahlar, doğal memeye çok benzerlik gösteren bir meme oluşturabiliyorlar.

Koltukaltına Yönelik Cerrahi Girişimler 

a- Sentinel Lenf Nodu Biyopsisi (SLNB) Nedir?

Meme kanseri en sık koltukaltı lenf bezlerine (bez=nod) yayılım gösteriyor. Geçmişte hastalığın evresini belirlemek için koltukaltı lenf bezlerindeki tutulumunu saptamak ve lokal kontrolü sağlamak için koltukaltındaki tüm lenf bezlerinin çıkarılması tercih ediliyordu (aksiller diseksiyon). Ancak bu işlemin, kolda şişlik (lenfödem), omuz kısıtlılığı ve şekil bozukluğu, kol kuvvet azlığı ve kolda uyuşukluk gibi hastaların sık yakındığı yan etkilerinin bulunması araştırmacıları, başka yöntem arayışına yöneltti.

Son yıllarda sadece tümör hücrelerinin bulunması en muhtemel lenf bezlerini çıkarma yöntemi olan "Sentinel Lenf Nodu Biyopsisi Tekniği" geliştirildi.

Sentinel Lenf Nodu Biyopsisi Tekniği Nasıl Uygulanıyor?

Bu teknikte ameliyat öncesi tümörün bulunduğu memeye bir radyoaktif madde enjekte ediliyor. Ameliyattan ya bir gün önce öğleden sonra ya da ameliyat sabahı lenfosintigrafi çekimi yapılması sonrası gamma prob denen radyoaktif madde dedektörü veya sayacı bir alet yardımı ile yüksek radyoaktif madde aktivasyonu veren lenf bezi veya bezleri (sentinel lenf bezi) çıkartılarak ameliyat esnasında incelenmek üzere patolojiye gönderiliyor.

Ameliyat esnasında tümörün bulunduğu memeye mavi boya enjeksiyonu da yapılabiliyor. Bu durumda mavi boyalı lenf kanalı bulunup takip edilerek mavi boyalı lenf bezi veya bezleri de sentinel lenf bezi olarak çıkarılabiliyor ve aynı şekilde ameliyat esnasında patologa gönderiliyor. Sentinel lenf bezi tutulmuşsa aksilladaki tüm lenf bezleri çıkarılıyor.

Ameliyat sırasında negatif bulunmuşsa bu şekilde bırakılıyor ve temiz olduğu düşünülen lenf bezleri çıkarılmıyor. Bu şekilde sadece sentinel lenf nodu biyopsisi uygulanan hastalarda lenfödem, omuz hareketleri kısıtlılığı veya kolda uyuşma gibi yan etkiler çok daha az görülüyor.

Ancak bu sentinel lenf nodları özel işlemlerle muamele görüyor ve negatif çıkan hastaların kesitleri ayrıca özel boyamalara tabi oluyor. Bunun sonucunda lenf bezlerinde minimal bir tutulum saptanırsa duruma göre hastaya ikinci bir ameliyat gerekiyor ve tamamlayıcı aksiller diseksiyon yapılıyor yani tüm lenf bezleri çıkarılıyor.

Sentinel Lenf Nodu Biyopsisi Tekniği Hangi Durumlarda Uygulanıyor?

T1/T2 yani 5 cm'den küçük tümörlerde koltuk altı lenf bezlerinin tutulum oranı yüzde 50'nin altında oluyor. Bu nedenle sentinel lenf nodu biyopsisinin, özellikle muayene ile ve/veya ultrasonda koltuk altında şüpheli lenf bezi yayılımı şüphesi olmayan tüm T1/T2 vakalara mutlaka uygulanması gerekiyor.

Koltukaltı lenf bezlerine tümör sıçramamış hastalarda yapılan çalışmalarda sadece sentinel lenf nodu biyopsisi yapılmış veya aksiller diseksiyon yapılmış hastaların uzun dönem sonuçlarında aksiller lokal yineleme açısından bir fark bulunmadığından klinik aksilla negatif hastalarda sadece SLNB uygulanmasının standart bir girişim haline geldiğini söylemek mümkün.

b- Koltukaltı lenf bezlerinin çıkarılması (aksiller küraj, aksiller diseksiyon)

Hastada koltukaltı lenf bezi tutulumu olduğunda, koltukaltı lenf bezlerinin büyük bir bölümünün çıkarılmasıdır. Bu durumda bazı hastalarda lenf bezlerinin çıkarılmasına bağlı olarak kolda şişme, uyuşukluk, karıncalanma gibi yakınmalar görülebiliyor.

Memede Belirti Hisseden Kadınlar Doktora Başvurmalı

Memede sertlik ya da başka bir belirti hisseden kadınların, önceki mamografi sonuçları normal olsa bile, vakit geçirmeden doktorlarına başvurmaları gerekiyor.


Benzer İlgi Alanları

DAHA FAZLA GÖRÜNTÜLE

Hastaneler

Sıralama Türü:

Tıbbi Birimler

Doktorlar

Meme Kanseri biriminde görevli Profesör Doktor listemiz aşağıda yer almaktadır:

Medikal Teknolojiler

Meme Kanseri biriminde yer alan tüm medikal teknolojik cihazlarımızı görüntülemektesiniz.
  • Meme kanseri hangi sıklıkla görülüyor?

    Kadınlarda en sık görülen kanser türü ve her geçen yıl meme kanseri tanısı konulan hasta sayısında artış oluyor. Ancak erken evrede teşhis konulan hasta sayısı arttıkça meme kanserine bağlı ölümlerde önemli düşüş görülmeye başlandı. Tüm meme kanserlerinin yüzde 1 kadarı ise erkek nüfusta saptanıyor.

  • Meme kanseri genetik bir hastalık mı?

    Meme kanseri bazı genlerde oluşan mutasyonlar sonucu da gelişebilen bir hastalık. Bazı ailelerin soyağaçları izlendiğinde, mutasyona uğramış bu genlerin (BRCA-1, BRCA-2 ve PTEN gibi) geçiş izlerine rastlanabiliyor. Bu nedenle bir kadının genetik bir risk taşıyıp taşımadığının belirlenmesi, klinik meme muayenesinin ayrılmaz bir parçası olmalı. Tüm meme kanserlerinin yüzde 5 kadarını oluşturan genetik meme kanserinin saptanabilmesi için tanı konulan tüm hastaların aile öykülerinin yakından değerlendirilmesi gerekiyor.

  • Erken tanı için neler yapılmalı?

    Son yıllarda meme kanseri bilincinin artması sayesinde hastalara daha erken tanı konabiliyor. Erken tanı için doğurgan yaş grubundaki her kadının her ay düzenli olarak memesini muayene etmesi ve sorun fark ettiğinde genel cerrahi uzmanına başvurması temel unsur. Risk grubunda olmayan kadınların, hiçbir yakınması olmasa bile 40 yaşından sonra senede bir kez klinik meme muayenesi olmaları ve mamografi çektirmeleri son derece önemli. Risk grubundaki kadınlar ise hekimleri ile bu durumu konuşmalı ve kişiselleştirilmiş bir tarama politikası çerçevesinde izlenmeli.

  • Teşhis konulduktan sonra hastayı neler bekliyor?

    Meme kanseri, günümüzde multidisipliner yaklaşımla tedavi edilmesi gereken bir hastalık olarak kabul ediliyor. Bu nedenle tedavinin başlangıç aşamasında hem cerrahinin ve tıbbi onkolojinin hem de radyasyon onkolojisinin görüşü alınmalı ve tedavi varılan uzlaşma sonrası planlanmalı. “Meme kanseri, memenin kaybedilmesine neden olur” önermesi günümüzde geçerliliğini yitirmeye başladı. Çoğu hastanın memesi korunabiliyor ve cerrahi sonrası gerçekleştirilecek radyoterapi ve kemoterapi sayesinde ciddi başarılar elde edilebiliyor. Meme koruyucu cerrahi için uygun olmayan hastaların bir bölümüne ameliyat öncesi kemoterapi veriliyor ve tümör boyutunda küçülme sağlandığında meme koruyucu cerrahi uygulanabiliyor.

  • Meme kanserinin kitle dışındaki belirtileri neler?

    Ele gelen kitleler dışında meme derisinde çöküntü, ödem, meme başında giderek artan simetri bozukluğu ve meme başında içeri çekilme, kadının genel cerrahi uzmanına başvurması için yeterli nedenler. Kendiliğinden olan kanlı veya renksiz memebaşı akıntısı için de meme konusunda deneyimli genel cerrahi görüşü alınması uygun bir davranış.

  • Tedavinin yan etkileri var mı?

    Meme kanseri için gerçekleştirilecek ameliyatların bazı komplikasyonları olabiliyor. Ancak bu sorunların çoğu bir kısmı küçük sorunlar ve kısa sürede giderilebiliyor. Yara yerinde kızarıklık ve akıntı olması veya ele gelen bir şişkinlik olması halinde ameliyatı yapan cerraha başvurulmalı. Ameliyat tarafındaki kolda oluşabilecek şişlik de önemsenmeli ve yine hekime başvurulmalı. Kemoterapi alan hastalarda ise verilen ilaçlara bağlı oluşabilecek tedavinin yan etkileri daha tedavinin başında tıbbi onkolog ile tartışılmalı ve gerekli önlemler alınmalı. Hormonal tedavi alacak hastalarda da bu tedavinin yaratacağı yakınmalar göz önüne alınmalı. Radyoterapi alması uygun olacak hastalar da benzer şekilde onları bekleyen sorunları daha tedavi başlamadan radyasyon onkologları ile konuşmalı.

  • Tedavi süresi nasıl belirleniyor?

    Tedavinin içeriği ve süresi, kanserin evresine ve hastanın sunulan yöntemler arasından yaptığı seçime göre değişebiliyor. Meme kanserinin tedavisi için standart bir süre yok. Her hastanın tedavi protokolü ve süresi, tanıdan sonra multidisipliner değerlendirme sonucunda hastaya özel belirleniyor. Ayrıca süre, klinik yanıta göre tedavi içerisinde de yeniden planlanabiliyor. Tümörün hormon reseptörüne sahip olması koşulunda başlanan hormon tedavisi için ise uygun süre en az beş yıl.

  • Memesi alınan hastalarda neler yapılabiliyor?

    Gerçekleştirilen tedavi planına göre memesinin tamamının alınması kararı verilen hastanın uygulanacak cerrahi öncesi konuyu mutlaka plastik rekonstrüktif cerrahla konuşması gerekiyor. Yapılacak cerrahiyle eşzamanlı veya tedavi sonrasında yapılabilecek ayrı bir cerrahi müdahale ile yeni bir meme yapılabiliyor. Hastanın kendi dokusundan veya sentetik malzeme kullanılarak yapılan bu girişimler artık tedavinin bütünü içerisinde değerlendiriliyor ve çoğu hasta tarafından tercih ediliyor.

  • Meme kanseri tedavisinden sonra bu hastalıkla baş etmek için neler yapılabiliyor?

    Meme kanseri östrojen bağımlı bir hastalık olduğu için hastaların mümkün olduğunca östrojenden uzak durması son derece önemli. İleri yaştaki kadınlar için östrojen alımında en olası yol, menopoz sonrası başlanan hormon yerine koyma tedavisi (HRT). Östrojen hormonunun yanı sıra progesteron da içeren kombine tedavilerin sadece östrojen içeren tedavilerden daha riskli olabileceği düşünülüyor. Bu nedenle tıbbi gerekçeler olmadan hormon kullanılmaması gerekiyor. Alkol tüketimini azaltmak ve sigarayı bırakmak daha sağlıklı bir yaşam elde edilmesine katkıda bulunuyor. Günümüzde nitelikli beslenmenin de ne kadar önemli olduğu kanıtlanmış bulunuyor. Uygun düzeyde spor yapmak ve yorgun hissedildiğinde dinlenmek de anlamlı. Hastanın kendisini iyi hissetmemesi halinde yardım alması gerekiyor. İlk olarak tedavi ekibinin bir parçası olan meme sağlığı klinik hemşiresine başvurulabilir.

  • Destekleyici tıbbın katkısı olur mu?

    Planlanan tedavi süresince izleyen hekimlerin onayı olmadan herhangi bir madde kullanılması doğru bulunmuyor. Kullanılacak ilaçlar ve bitkisel maddeler verilen tedaviyle uyumsuzluk gösterip yan etkilere neden olabiliyor ve verilen tedavinin etkinliğini azaltabiliyor. Yoga ve meditasyonun tedavi sürecini olumlu yönde etkilediği konusunda artan bir inanış olsa da net bir şey söyleyebilmek için yeterli kanıt bulunmuyor.

Acıbadem Web ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanmıştır. Güncellenme Tarihi: 8 Mayıs 2023 Pazartesi Yayımlanma Tarihi: 21 Ocak 2019 Pazartesi

KİŞİSEL VERİLERİN ELDE EDİLMESİ VE İŞLENMESİ İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME FORMU

Acıbadem Sağlık Hizmetleri ve Ticaret A.Ş. (“Acıbadem”) ve Acıbadem’in hakim ve bağlı şirketleri (hepsi birlikte “Acıbadem Grubu” olarak anılacaktır.) tarafından, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (“Kanun”) ve ilgili mevzuat kapsamında Veri Sorumlusu sıfatıyla, kişisel verileriniz, aşağıda açıklanan çerçevede ve 3359 sayılı Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, 663 sayılı Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname, Özel Hastaneler Yönetmeliği ve Sağlık Bakanlığı düzenlemeleri ve sair mevzuata uygun olarak işlenebilecektir.

1. Kişisel Verilerin elde Edilmesi, İşlenmesi ve İşleme Amaçları

Kişisel verileriniz Acıbadem Grubu tarafından sağlanmakta olan kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbî teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amaçlarıyla ve Acıbadem Grubu şirketlerinin faaliyet konularına uygun düşecek şekilde; sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, çağrı merkezi, internet sitesi, sözlü, yazılı ve benzeri kanallar aracılığıyla elde edilmektedir. Sağlık verileriniz başta olmak üzere özel nitelikli kişisel verileriniz ve genel nitelikli kişisel verileriniz, Grup tarafından aşağıda yer alanlar dâhil ve bunlarla sınırlı olmaksızın bu maddede belirtilen amaçlar ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü şekilde işlenebilmektedir:

Acıbadem Grubu tarafından elde edilen her türlü kişisel veriniz (Özel nitelikli kişisel veriler de dahil fakat bunlarla sınırlı olmamak kaydıyla) aşağıdaki amaçlar ile işlenebilecektir:

İlgili mevzuat uyarınca elde edilen ve işlenen Kişisel Verileriniz, Acıbadem veya Acıbadem Grubu’na ait fiziki arşivler ve/veya bilişim sistemlerine nakledilerek, hem dijital ortamda hem de fiziki ortamda muhafaza altında tutulabilecektir.

2. Kişisel Verilerin Aktarılması

Kişisel verileriniz, Kanun ve sair mevzuat kapsamında ve yukarıda yer verilen amaçlarla Acıbadem ve Acıbadem Grubu tarafından Acıbadem Grubu’na dahil olan şirketler ile, Özel sigorta şirketleri, Sağlık bakanlığı ve bağlı alt birimleri, Sosyal Güvenlik Kurumu, Emniyet Genel Müdürlüğü ve sair kolluk kuvvetleri, Nüfus Genel Müdürlüğü, Türkiye Eczacılar Birliği, Mahkemeler ve her türlü yargı makamı, merkezi ve sair üçüncü kişiler, yetki vermiş olduğunuz temsilcileriniz, avukatlar, vergi ve finans danışmanları ve denetçiler de dâhil olmak üzere danışmanlık aldığımız üçüncü kişiler, düzenleyici ve denetleyici kurumlar, resmi merciler dâhil sağlık hizmetlerini yukarıda belirtilen amaçlarla geliştirmek veya yürütmek üzere işbirliği yaptığımız iş ortaklarımız ve diğer üçüncü kişiler ile paylaşılabilecektir.

3. Kişisel Veri Elde Etmenin Yöntemi ve Hukuki Sebebi

Kişisel verileriniz, her türlü sözlü, yazılı, görsel ya da elektronik ortamda, yukarıda yer verilen amaçlar ve Acıbadem’in faaliyet konusuna dahil her türlü işin yasal çerçevede yürütülebilmesi ve bu kapsamda Acıbadem’in akdi ve kanuni yükümlülüklerini tam ve gereği gibi ifa edebilmesi için toplanmakta ve işlenmektedir. İşbu kişiler verilerinizin toplanmasının hukuki sebebi;

Ayrıca, Kanun’un 6. maddesi 3. fıkrasında da belirtildiği üzere sağlık ve cinsel hayata ilişkin kişisel veriler ise ancak kamu sağlığının korunması, koruyucu hekimlik, tıbbı teşhis, tedavi ve bakım hizmetlerinin yürütülmesi, sağlık hizmetleri ile finansmanının planlanması ve yönetimi amacıyla, sır saklama yükümlülüğü altında bulunan kişiler veya yetkili kurum ve kuruluşlar tarafından ilgilinin açık rızası aranmaksızın işlenebilir.

4. Kişisel Verilerin Korunmasına Yönelik Haklarınız

Kanun ve ilgili mevzuatlar uyarınca;

Mezkûr haklarınızdan birini ya da birkaçını kullanmanız halinde ilgili bilgi tarafınıza, açık ve anlaşılabilir bir şekilde yazılı olarak ya da elektronik ortamda, tarafınızca sağlanan iletişim bilgileri yoluyla, bildirilir.

5. Veri Güvenliği

Acıbadem, kişisel verilerinizi bilgi güvenliği standartları ve prosedürleri gereğince alınması gereken tüm teknik ve idari güvenlik kontrollerine tam uygunlukla korumaktadır. Söz konusu güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak muhtemel riske uygun bir düzeyde sağlanmaktadır.

6. Şikayet ve İletişim

Kişisel verileriniz teknik ve idari imkânlar dâhilinde titizlikle korunmakta ve gerekli güvenlik tedbirleri, teknolojik imkânlar da göz önünde bulundurularak olası risklere uygun bir düzeyde sağlanmaktadır. Kanun kapsamındaki taleplerinizi, “https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html” web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak;

Kanun kapsamındaki taleplerinizi, https://www.acibadem.com.tr/acibademonline/hastaverilerinkorunmasi.html web adresindeki “Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Uyarınca Başvuru Formu” nu doldurarak ve formda belirtilen usullerle tarafımıza iletmenizi rica ederiz.

YUKARI
İçindekiler