Yazı İçeriği

1 Kronik kalp yetmezliği hastalarında oruç krizlere neden olabiliyor

2 İlaçlarını alamayan ve sağlıklı beslenemeyen şeker hastalarında kalp sorunları yaşanabiliyor

3 Oruç tutan ülser hastaları ramazanı hastanede geçiriyor

4 Ramazanda yüksek tansiyona bağlı sorunlar artıyor

5 Böbrek hastaları ramazanda su ihtiyaçlarını karşılayamıyor

6 Depresyon hastalığı ve oruç

Bu rahatsızlıklarınız varsa oruçtan önce doktorunuza danışın

Yaz aylarına denk gelen ramazan ayında oruç tutanları da zorlu saatler bekliyor. 17 saate kadar uzayan açlık süresi sağlıklı insanları bile zorlarken, bazı kronik hastalıkları olanlarda geri dönüşü olmayan sorunlara neden olabiliyor. Hem oruç tutulan sürenin uzunluğu, hem de sıcaklık nedeniyle terlemenin artması sonucu sıvı kayıpları artıyor. Düzenli kullanılması gereken ilaçlar iftarla sahur arasına sıkıştırılmaya çalışılıyor. Sonuç olarak da kalp başta olmak üzere böbrek ve mide sorunları ile şeker ya da sinirsel hastalıklar bu dönemde tetiklenebiliyor.


1 Kronik kalp yetmezliği hastalarında oruç krizlere neden olabiliyor

Ramazan ayında vücudun değişen düzene uyum sağlaması bazen üç haftayı bulabiliyor. Bu durum özellikle kalp hastalarının tedavisinde bazı zorluklara yol açıyor ve ilaç alım saatlerinin yeniden düzenlenmesini gerektiriyor. Günümüzde birçok kalp ilacı günde tek doz veya iki dozda kullanabiliyor. Bu nedenle oruç tutmayı düşünen hastalar mümkünse Ramazan başlamadan kendilerini takip eden doktor ile görüşerek en uygun ilaç kullanım şeklini oluşturmaları gerekiyor.

Kronik kalp yetmezliği olan hastaların tedavileri bazen iftar ve sahur arasına sınırlanamıyor. Bu grup hastalar doktorlarının önerileri çerçevesinde hareket etmeleri ve eğer doktoru izin vermiyorsa oruç tutmamaları gerekiyor. Ayrıca kalp yetmezliği olan kişiler genellikle vücutta artan tuz ve suyu azaltmak için idrar söktürücü ilaçlar kullanıyorlar. Bu ilaçların etkisi nedeniyle oruç zamanı aşırı tuz ve su kayıpları, sonrasında ise bayılmalar ve hatta şoklar bile gündeme gelebiliyor. İftarda ise vücutta aşırı su ve tuz yüklenmesi ve zaten sınırda pompalama gücü olan kalbi aşırı çalışmaya zorluyor. Hızlı ve çok yemek sonrası sindirim sisteminin kan dolaşımı artıyor. Bu da kalbe yüzde 20 ilave yük getirerek kalp krizlerine yol açabiliyor.

2 İlaçlarını alamayan ve sağlıklı beslenemeyen şeker hastalarında kalp sorunları yaşanabiliyor

Şeker hastalığında beslenme biçimi çok önemli. Şeker hastalarının 3 ana ve 3 ara öğün olarak beslenmesi yani sık sık yemek yemesi gerekiyor. Oysa şeker hastası olanlar oruç tutarken, tedavide olması gerekenin aksine akşama kadar aç kalıyor ve şekerleri düşüyor. İftarda yenen yemeklerle de vücuda fazla miktarda şeker girdiğinden şeker normal düzeyinin çok üstüne çıkıyor. Şeker hastalarının kanında çok miktarda bulunan şekerin damar sertliğine neden olması nedeniyle kalbe gelen kan miktarı azalıyor. Bunun sonucu olarak göğüs ağrısı, kalp krizi veya ani kardiyak ölümler ortaya çıkabiliyor. Öğünlerden iki saat sonra ortaya çıkan tokluk kan şekeri yüksekliği de bu riski artırabiliyor. Şeker hastası olmayan kişilerde yemekten sonra pankreasta üretilen insülin hormonu hızlı bir şekilde salgılanırken, şeker hastalarında bu hızlı erken dönem insülin salgılanması kayboluyor. İlaç ve insülin alan şeker hastalarının bunları kesinlikle aksatmaması gerekiyor. Çünkü etki süreleri 8-12 saat arasında değişiyor ve hasta bu ilaçları almayı kendi başına bırakırsa kalp ve tansiyon hastalık riskini daha da artırıyor.

3 Oruç tutan ülser hastaları ramazanı hastanede geçiriyor

Ülser kendini açlık ağrıları şeklinde veya özellikle gece uyandıran ve sırta yayılan karın ağrıları, yanma, kaynama, hazımsızlık, halsizlik şeklinde gösteriyor. Ağrılar midenin boş olduğu zamanlarda, öğün aralarında veya yemekten sonra belirginleşiyor. Birkaç dakika ya da birkaç saat devam edebiliyor. Açlık, özellikle 12 parmak bağırsağı ülserinin seyrini olumsuz etkiliyor. Ramazan aylarında birçok kimsede ülser ağrılarında artma, kanama, ülserin delinmesi gibi sorunlar ortaya çıkıyor. Bu dönemde ülserin delinmesi veya ülser kanaması nedeniyle hastanede yatan hastaların sayısında belirgin bir artış gözleniyor.

Ülser kanaması geçiren hastaların eğer şikayetleri devam ediyorsa mutlaka kontrolden geçmeleri gerekiyor. Ülseri tamamen iyileşmeyen hastaların ise oruç tutmaları tavsiye edilmiyor. Ayrıca ülser hastaları oruç tuttukları takdirde fazla miktarda ağrı kesici kullanıyorlar. Ancak bu hastaların ağrı kesici de kullanmamaları gerekiyor.

4 Ramazanda yüksek tansiyona bağlı sorunlar artıyor

Oruç tutan hipertansiyon hastaları tedavilerine dikkat etmemeleri durumunda önemli sorunlarla karşılaşabiliyor. Bu nedenle oruç tutmak isteyen hipertansiyon hastalarının mutlaka doktorlarına başvurmaları gerekiyor. Doktoru tarafından oruç tutmalarına izin verilen hipertansiyon hastalarının iftarda aşırı yemek yememeye dikkat etmeleri şart. Ancak hipertansiyon hastalarının ilaçlarını aksatmadan kullanmaları gerekiyor. Bu nedenle de oruç bu kişiler için tehlikeli sonuçlara neden olabiliyor. Ayrıca bazı kişiler oruç tuttuklarında daha stresli oluyorlar ve bu durum tansiyonlarının daha da yükselmesine neden olabiliyor. Ramazan ayının ilk günlerinde yüksek tansiyona bağlı sağlık sorunları daha sık yaşanıyor.

5 Böbrek hastaları ramazanda su ihtiyaçlarını karşılayamıyor

Böbrek yetersizliği tedavisinde bol su içilmesi gerekiyor. Böbrek hastalarının oruç tutmaları sakıncalı olup, böbrek yetersizliği olanların oruç tutmaları halinde yetersizlik daha da ilerliyor. Ramazan ayında böbrek hastaları, iftar ile sahur arasındaki dönemde su açıklarını kapatamadıklarından hastalığının farkında olmayan birçok kişi, ramazan sonrası böbrek yetersizliği nedeniyle doktora başvuruyor. Diğer taraftan böbrek taşı olan hastaların susuz kaldığı dönemlerde şikayetleri artabileceğinden dikkatli olmaları gerekiyor.

6 Depresyon hastalığı ve oruç

Ağır depresyon, panik atak ve sürekli kaygı bozukluğu gibi psikolojik hastalıkları olanları oruç tutması uygun değil. Kişi mutlaka oruç tutmak istiyorsa bunu devamlı gittiği doktoruna danışmalı, eğer müsaade edilmiyorsa tutmamalıdır. Psikolojik tedavi gören insanların bir kısmının kullandığı ilaçların kanda çok dengeli olması gerekiyor. İlaçların bırakılması hastaların sorun yaşamasına ve nüks gibi sorunlara neden olabiliyor.